. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>


Röportajlar
“HAFIZAMIZ YOK”

 

Elif Şafak’ın Avusturya’da yayınlanan feminist dergi “an.schläge”ye verdiği röportaj:

 

Mayıs/2007

Röportaj : Jutta Sommerbauer

 

 

Son romanı Baba ve Piç ile, Türk yazar Elif Şafak, kendi ülkesinde sansasyon yarattı. Bir yıl önce yayınlanan ve şimdilerde Almanca çevirisi de bulunan kitap, Türk milliyetçilerinin yazara dava açmasına sebep oldu.  Nedeni, Şafak’ın çok tartışılan 301. maddeyi (Türklüğü aşağılamak) ihlal etmesi.

Oysa Şafak’ın kitabı daha çok, üzerinde görüş ayrılığı olan temaları ele alıyor. Kardeşler arası ensest ilişki bunlardan biri. Ayrıca, Amerikalı-Ermeni bir genç olan Armanuş’un, İstanbul’da yaptığı arayışı  anlatıyor. Ailesinin geçmişini ve kendi kimliğini bulmak üzere İstanbul’a yapılan bir yolculuk…  Bununla birlikte, Türkiye’de hala sıcak tartışmalara neden olan 1915’teki Ermeni soykırımı ve Türk toplumunun tarih ve hafıza arasındaki ilişkisi de kitapta yer alıyor. Eylül 2006’da kapanan davada Şafak, romandaki karakterlerinin ifadeleri yüzünden yargılanmıştı.

 

Elif Şafak, 1971’de diplomat bir annenin çocuğu olarak Strassburg’da doğdu, çocukluğu  İspanya’da geçti. İlk kez, gençliğinde İstanbul’a geldi. Türkiye’de Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi okudu. Son yıllarda, Yakın Doğu Araştırmaları bölümünde ders verdigi Arizona Üniversitesi’nin bulunduğu Tucson ile İstanbul hattı arasında gidip geldi. Pek çok Türk gazetesinde de yazılar yazdı. Çalışmalarında; cinsiyet, hafıza, kültürel ve dinsel farklılıklar üzerinde durdu.

Şafak, son iki romanını İngilizce yazdı.

 

“Kendimi İstanbul’a çok bağlı hissediyorum, ama bir süre sonra terk etmem gerekiyor” diye konuşuyor yazar, “Ben bu şehre bir Aşk-Nefret ilişkisi ile bağlıyım.”

 

än.schlage : Baba ve Piç’i yazarken, yargılanacağınızı düşünmüş müydünüz?

 

Elif Şafak : Kitabı yazarken bu sonuçları getireceğini düşünmemiştim. Hikaye ne anlatıyorsa oydu. Bittikten sonra, mümkün olabilecek sonuçlar üzerinde düşündüm ama esasen çok geçti. Yazarken günlük hayatımdakinden daha cesur oluyorum!

 

Türk toplumu halen içpolitik problemlerle meşgul. Güneydoğu’daki catışmalar ve güvelik problemleri gibi. Aynı zamanda AB’ye girme konusunda kuşkular var. AB’ye karşı belirli bir güvensizlik olduğu doğru ama geniş bir destek de var.  Bir taraf kendini Avrupa Birliğinde görmeyi çok isterken diğer taraf “eğer Avrupa bizi istemiyorsa biz de onları istemiyoruz” bakış açısında. Avrupa’daki anti-Türk kışkırtmaları çoğaldıkça, bu, Türkiye’de yükselen bir millyetçililik yaratıyor. Ben daha çok Türkiye ve Avrupa arasında, ortak çalışmanın gerekliliğinden yanayım.

 

än.schlage : Bir keresinde, Türkiye’de yazarlardan zaman zaman bir “sadakat delili” istendiğini yazmıştınız.

 

Elif Şafak : Birisi Türk devletinin ideolojileri hakkında ya da Ermeni soruları gibi tabu konular hakkında konuştuğunda, insanlar onun yabancı güçler ile ortak çalıştığına inanıyor. Ben, o entelektüel kişinin vatana ihanet etmediğini ispatlamak zorunda kalışını çok üzücü buluyorum.  Ben bizi kötü yansıtmak istemedim zira Türk toplumunun diğer yarısı çok dinamik ve heterojen.  Sanatta edebiyatta medyada sivil toplumda pek çok eleştirel ses var.

 

än.schlage : Türkiye’nin modernleşme sürecini çalışmalarınızda siz nasil işliyorsunuz?

 

Elif Şafak : Walter Benjamin geçmişin yıkıntılarından bahsetmişti. Bir felaket olmuştur, kişi yıkıntıların altında hala yaşayan bir şeyler olup olmadığını anlamak için enkaza doğru gider. Türkiye’de insanin geçmişle, kültürle, sosyal tarih ve bellekle ilgilenmesi de böyle birşeydir. Taşların altında hala yaşayan kelime ve düşünceleri toprağın üstüne çıkarmaya çalışmaktır. Biz dilimizi Türkleştirme sürecinde pek çok kelime kaybettik. Ben, bunun karşısında yer alan az sayıdaki yazardan biriyim. Osmanlıcayı da yeni kelimeleri de kullanıyorum.  

 

Türkiye kısa zamanda inanılmaz bir dönüşüm geçirdi.  Kemalist reformcular, Türkiye’nin geçmişle her türlü bağı koparmak zorunda olduğunu düşündüler. Bu, çok gelecek odaklı bir toplum demekti ki, iyi tarafları da olabilirdi. Ama bir bedeli de oldu, bizim kesinlikle bir hafızamız yok. Toplumumuz kolektif hafıza kaybından mustarip. Osmanlıyla hiçbir ortak noktamız yok sanıyoruz. Osmanlı imparatorluğu başka bir devletti, başka bir devletin tarihi. Oysa toplumlarda devamlılık olması gerekir. Aksi takdirde kültür bir jenerasyondan diğerine akmaz.

 

Ben her zaman üçüncü bir yoldan yana oldum. Geçmişi çok eleştirebiliriz. Ama hataları kabullenmek gerekir. Öte yandan, tarihte yine de iyi şeyler de bulabiliriz. Niye aynı anda geçmişteki hem iyi hem de kötü şeylerden bahsedemeyelim ki?

 

 

İzlenme : 8553
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us