. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Berlin-İstanbul, hafıza ve unutma

Berlin ve İstanbul arasında mekik dokuduğumdan bir süredir ikisini karşılaştırmadan edemiyor zihnim. İki şehir arasındaki benzerlikler öylesine fazla ki neredeyse kardeş şehir olsalar yeridir. En azından ikisi de “şehir içinde şehir”, ikisi de bölünmüşlük ve çok-katmanlılık nedir bilir ve tabii her ikisinde de dönerci dükkanlarının önünde uzun kuyruklar bulmak mümkün. Ama işte bir husus var ki tam da orada bitiveriyor benzerlikler, ayrışıyor şehirler. Berlin bir hafıza şehri, bilinçli ve kasıtlı hafıza. İstanbul ise unutkanlık şehri, kazara ve kastedilmemiş unutkanlıkların şehri.

Berlin’de attığınız her adımda tarih çıkıyor karşınıza. Sadece elli-altmış sene evveli değil, sadece Nazi dönemi değil kastettiğim, üç yüz sene evveli, beş yüz sene evveli... Ve daha da ötesi. Tarihe ve geçmişin çesitli aşamalarına dair notlarla ve somut sembollerle örülü tüm şehir. Bilmeseniz de geçmişi öğreniveriyorsunuz. Dokunuyor, üstüne basıyor, görüyor ve idrak ediyorsunuz her adımda. Anıtlar, heykeller değil sadece, ne de müzeler ya da sergiler. Bunların yanı sıra bir de sokaklara serpiştirilmiş, evlerin üzerlerine yapıştırılmış notlar, tabelalar, posterler var her yerde. Bir sokaktan geçiyorsunuz diyelim, “Bu evde vaktiyle filanca ailesi yaşardı, Nazilerce evlerinden çıkartıldılar, bir daha dönemediler” yazısı çıkıyor karşınıza. Bir dükkandan alışveriş ediyorsunuz, kapısında bir not: “Aslında bu dükkan seneler seneler evvel Yahudi tüccar filancaya aitti.” Ya da bir meydanda yürüyorsunuz, yerler geçmişten haksızca silinmek istenen aydınların, sanatçıların isimleriyle dolu. Berlin’in orta yerinde bir devasa katedral, yarısı bombalanmış, öylece duruyor. Bombalandığı haliyle saklanıyor ki unutmasın yeni gelen kuşaklar bu şehrin nasıl bombardıman altında kaldığını İkinci Dünya Savaşı’nda.

İstanbul da pek çok hüzünlü hatıranın şehri ama hatırlayan yok. İstanbul’da sokaklara, konaklara, meydanlara ve çoktan enkaza dönmüş malikanelere böyle irili ufaklı notlar serpiştirebildiğimizi düşünebiliyor musunuz? “Bu konakta vaktiyle filanca Rum ailesi otururdu. Şu tarihte şu biçimde ayrıldılar bu evden.” Ya da mesela bir başka not: “Bu sokakta filanca tarikatın dervişleri yaşar, şu evde çile çıkarırlardı.” Ya da “Bu meydanda şu tarihte Çınar Ağacı vakası yaşandı, nice insanın bedeni şu ağaca asıldı.”

Bilmek bilmemekten iyi değil mi? Hafızasız bir toplum düşmekte olan bir diş gibi sallanır boşlukta. Her gün önünden geçtiğimiz Osmanlı mezarlarında kimlerin yattığını ya da sokak isimlerinin anlamlarını dahi bilmezken biz, mümkün mü hafıza serpiştirmek şehirlerimize?

 

05.06.2005

 

İzlenme : 3219
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us