. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Sylvia Plath Türk olsaydı

Sonbaharla beraber Sylvia Plath in ölüm değil, 71. doğumgünü de yaklaşıyor hafiften. Amerikan üniversitelerinde, İngiliz edebiyatından kadın çalışmalarına çeşitli bölümlerin koridorlarında panoları süslemeye başladı bile Plath in objektife bakmayan dalgın fotoğrafları. Her ne kadar bizim dersimizin başlığı "Ortadoğu da Kadın ve Edebiyat" olsa da, öğrenciler Plath i anmak için nasıl bir program tertip etmeyi düşündüğümü sordular bu sabah. Kendimi Hababam Sınıfı nda, bir önceki hocanın bıraktığı şöhretten gocunan Şakir Öğretmen gibi hissederek sordum ben de: "Ne yapıyordunuz ki şimdiye kadar?" "Plath in hayatını okuyup, şiirlerinden örnekler seslendirip, Hughes meselesini konuşuyorduk" diye geldi beklenen cevap.


Amerikan feministleri ve feminizmleri senebesene tekrar tekrar konuşa konuşa bitiremedi şu "Hughes meselesi"ni. Şimdiden bu mevzuya demir atan makaleler boy gösterirken alternatif muhalif basında, piyasaya da yeni yeni kitaplar çıkmakta aynı konuda, tabii eğer hâlâ Plath-Hughes özel hayatında deşilmedik bir şeyler kaldıysa. Bir de tiyatro oyunu dolaşımda bugünlerde. Provokatif bir soru da beraberinde: "Yaratıcı sanatçı kadınlar niçin kendilerini ezmeye kalkacağı gayet aşikâr olan erkeklere kaptırırlar gönüllerini?" Oyunun bir aşamasında Sylvia Plath kılığındaki oyuncu, seyircilere dönerek şu açıklamayı yapıyor Hughes hakkında: "Bu adam bir Nazi, insan kılığına girmiş bir hayvan, yok etmeye susamış bir canavar. Evlenirsem onunla evleneceğim!" Tiyatrolarda, kitaplarda, makalelerde ve panellerde döne dolaşa aynı soruya takılıyor tartışmacılar: "Plath kapıları süngerleyip canım genzini gazla doldurarak otuzunda intihar mı etti sahiden, yoksa aslında onu senelerdir böyle paralayıp harcayan sözde entellektüel-duyarlı şair ama son tahlilde epi topu bir erkek olan Mr. Hughes tarafından kuruş kuruş harcandı mı?"

 

Yaşasaydı bu kadar sevilir miydi?
Hughes bu kadar sabıkalı olmasaydı, feminizm tarihinin zifiri listesindeki erkekler sıralamasında daha gerilere düşebilirdi belki. Plath evde çocuklara bakarken, onun "erkek şair dediğin ilhamını ev dışında sürterek bulur" fikrini kendine siar edinmiş olması, Plath öldükten sonra onun tuttuğu ve muhtemelen kendisinden hayırla bahsetmediği günlükleri utanmadan yakmış olması, beraber olduğu kadının yaratıcılığını, zekasını kıskanması, taşıyamaması ve Plath in intiharından beslenerek zengin olması Hughes u aklamayı sağlayacak gibi görünmüyor zaten. Yakın zamanda Plath in kendisi de şair olan kızı Frieda da katıldı aynı suçlamalara: "Annemin kelimelerini benim de para karşılığı satacağımı sanıyorlar. Canavar ağızlarını açmışlar, hazır bekliyorlar yutmak için İntihar Bebeği yaptıkları Sylvia yı."


Eğer Plath yaşasaydı, yaşatsaydı kendini, 71 yaşına basacaktı sonbaharda. Tek göğsünü yedirmiş olacaktı belki kansere, ya da midesini ülsere; en az bir ameliyat, birkaç adet de buhran geçirmiş olacaktı. Yaşasaydı bugünkü gibi sevilmeyecek, sahiplenilmeyecek ve bugünkü kadar okunmayacaktı. Hele bir de Türk olsaydı mesela, 1932 senesinde dünyaya gelmiş, sınıfsal konumu itibarıyla Kemalist bir anne-babanın ülkülerle yetiştirdiği tek kız evlat olarak atılacaktı hayata, iyi bir eğitim alacak, sonra da o iyi eğitimi ile kötü hayatı arasındaki kopuklukları görüp mutsuz olacaktı, öfkelenecekti haksızlıklara, kayıtsız kalmayacaktı, arkadaşlarının vurulduğunu, Denizlerin idamını görecekti ardından, sürgündeki dostlarına şiirler mektuplar yazacak, panzer geçti mi irkilecek, bireysel hüznüne ülkesinin tortulanmış hüzünlerini eklemleyecek, intihardan çok birilerini gırtlaklayıp öldürmenin eşiğinden dönecek, sonra bir gün kendisini en iyi entelektüel-münevver bir Türk erkeğinin anlayabileceğini, yaşamın ve yazının sancılarını paylaşabileceklerini zannederek fani ömrünün hatasını yapacaktı. 1932 den çıkıp yola, 71 yaşına Türkiye de varsaydı Sylvia, hayli sinik ve itimatsız, münzevi ve küfürbaz olacaktı. Ağzında ağızlık, yanmasa da ucunda sigara, nefesinde alkol ve sitem ve yalnızlık kokusu bastırmaya gerek görmediği, çıkacaktı ara sıra Beyoğlu na, yüreği kaldırmayınca Galata dan dönecekti gerisin geri, sonra bir köşede, bir tuğla inecekti kafasına, öyle romantik bir ölüm değil, Türk usulu abuk sabuk yumacaktı gözlerini bu hayata.


1932 den çıkıp yola, 71 yaşına Türkiye de varsaydı Sylvia, hayli sinik ve itimadsız, münzevi ve küfürbaz olacaktı. Ne güzel olacaktı.

 

14/09/2003

 

İzlenme : 5318
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us