. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Yağmur

Yağmur yağıyor şehirde, ılık, çekingen damlalar, varla yok arası. Ne kış kışa benziyor ne lodos lodosa. Tuhaf bir ılıklık var havada. Yapay bir yumuşaklık içinde ortam.

Erkenden sevinecek dallar diye endişe ediyorum. Zannedecekler ki bahar geldi, ne güzel, açacaklar pembe beyaz, donanacaklar, güvenecekler şeylerin düzenine, kozmosun ritmine, ilerlemeye. Güvenip de vaktinden evvel umuda kapılacaklar, çiçek açacaklar diye korkuyorum. Sonra bir el, bir rüzgar, bir tufan kopartacak çiçeklerini, solduracak tebessümlerini. İstiyorum ki açmasın İstanbul’un ağaçları, açmasınlar bu kadar zamansız, bu kadar savunmasız. Her şeye ağlar oldum son zamanlarda. Kırık bir dal, teki kayıp bir eldiven, mahzun yüzlü bir çocuk dolmuş camında... Her şey hüzünlü geliyor. Hüzün ki hep vardı, artık ağır geliyor. Gözümü kırpmıyorum geceleri. Ben ki eskiden geceleri yazardım, ben ki tüm romanlarımı geceleri kaleme aldım ve severdim geceyi, artık sadece bakıyorum uzaktan uzaktan klavyenin tuşlarına, eski bir tanıdığa yarı hasret yarı sitem dolu bakar gibi.

“Post-natal depresyon son derece yaygın bir sorundur.” diyor doktor: “Ciddiyetle ele alınması gerekir. Genellikle doğumdan sonra 2. veya 3. aydan itibaren ortaya çıkar. Hastanın duygusal iniş çıkışı çok fazladır bu dönemde... Sürekli ağladığı, karamsarlığa kapıldığı gözlemlenir.”

Teşhis uyuyor. Ama içten içe şüphe ediyorum. Zira bence post-natal filan değil, post-Hrant bu depresyonun adı.

Hrant öldürüldüğünden beri ne yazmak geliyor içimden ne konuşmak, ne düşünmek istiyorum ne hayal kurmak. İtimadımı yitirmişim herkese, kendime. Yazıdan korkar oldum, yazarlıktan korkar. Ben yazıyı seçmedim, yazı beni seçti. Eskiden “ya yazı beni seçmezse günün birinde” diye endişe ederdim, şimdilerde “ya yazı beni bırakmazsa” diye endişe etmeye başladım.

Ayaklarımın altından çekiverdiler sanki dünyayı, boşlukta yönsüz adım atıyorum. Artan hamaset, şiddet ve cehalet, doğuştan üstün olduğuna inananlar, ırkçılık, dışlayıcılık... Bakışların puslu ise gördüğün her şey puslu olur ya, ben de nereye baksam boz bulanık geliyor resim. Sevinecek bir şey bulamıyorum. Batılı gazeteciler arıyor, onların Türkiye hakkındaki önyargılarına tahammül edemiyorum, konuşmuyorum. Söyleyecek lafım kalmadı, deniz çekildi, ben kurudum.

Oysa bakıyorum etrafıma, insanlar arı gibi çalışıyor, insanlar seviyor seviliyor, insanlar yaşıyor, insanlar devam ediyor, bozuluyorum onlara. Gıpta ediyorum bir yandan, metanetlerini kıskanıyorum beri yandan. Ben yapamıyorum. Takıldım kaldım. Bir engele toslayınca tepetaklak olan, pilleri bitene kadar beyhude vınlaya vınlaya debelene debelene kendilerini yoran oyuncak arabalar geliyor aklıma, kendi halimi gördükçe. Tek farkla. Benim sesim çıkmıyor. Konuşamıyorum. Kelimelere itimadımı yitirmişim. Harfler ki tutkumdur kendimi bildim bileli, harflerin mucizevi bileşimlerine dahi kayıtsızım.

“Post-natal depresyon” diyor doktorum bunun adına. Bence yeni bir teşhis eklemeliler literatüre. “Post-Hrant depresyon” belki de bu bendeki ve daha nicelerindeki. Yağmur yağıyor şehirde ve ben damlaların hepimizi alıp yutmasını, bu şehri şehiri tepeden tırnağa yıkamasını istiyorum. Sessizce.

 

18.02.2007

 

İzlenme : 4079
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us