. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Bir edebiyat sohbeti

Geçmişte de vardı Türkiye deki edebiyat ve sanat ortamında çalkantılar, tartışmalar. Vardı ama bugünkü gibi değil. Osmanlı son dönemden Cumhuriyet erken döneme kadar uzanan yolu bir takip edin.

Şairlerin, gazetecilerin, romancıların, birbirlerinden farklı düşündükleri, polemiğe girdikleri anlarda dahi düzeyi yitirmedikleri bir dönem bu. İstisnalar yok mu, var elbette. Ama gene de bir tartışma adabı var. Yazıya ve okura saygıdan kaynaklanan bir ağırlık, bir üslup var. Eskinin tartışmalarını okurken hep şu izlenime kapılırım. Farklı fikirleri ifade eden, kalemleriyle birbirlerini eleştiren bu insanlar, ertesi sabah yolda karşılaştıklarında gene birbirlerine selam verip hatır sorabilirlerdi sanki. Farklı düşünmenin, düşmanlık gütmeyi gerektirmediğini bilerek ve anlayarak. Elli yıl öncesinin edebiyat tartışmalarındaki ciddiyet ve adap artık yok. Yok, çünkü fazlasıyla siyasetin gölgesinde bugün edebiyat ortamı. Alabildiğine politize olmuş. Kitap tartışmalarında kitap hariç her şey gündeme geliyor. Edebiyat unutuluyor daima, geri planda kalıyor. Yok, çünkü medya hiç olmadığı kadar hızlı ve yüzeysel bir dalgayla insanları, temaları, alıp alıp öğütüyor. Bugünün tüketim toplumunda yazarlar da kitaplar da birer tüketim malzemesi.

Böyle bir ortamda insan nasıl özlüyor edebiyat sohbetlerini, hakiki edebiyat ustalarını. Katıksız, önyargısız, hem samimi ve doğal, hem ciddi ve sofistike edebiyat sohbetlerini sevenler Selim İleri nin yazılarını ve programlarını kaçırmıyorlardır eminim. Selim İleri, o yitirdiğimiz münevver geleneğini bugünkü ortamda yaşatan nadir isimlerden. Öykücülüğünün ve romancılığının yanı sıra siyaset, edebiyat eleştirisi, anı, kültür, biyografi, yemek ve şehir (bilhassa İstanbul) yazılarıyla bir Rönesans aydını. Tarihimizin kıyısında köşesinde unutulmuş bir kitaptan ya da insandan, dünya edebiyatının temel meselelerine kadar her konuyu hem titizlikle, samimiyetle ele almak, hafızasız bir topluma hafıza kazandırmak, hem de bunu yaparken insanlara, olaylara, dünyaya tepeden bakmamak, elitizmden kaçınmak... Açıkçası bu Türkiye de çok çok az insanın başarabileceği bir denge. Selim İleri ile konuşunca bir yandan onun entelektüel birikimiyle ufkunuz, beyniniz tazeleniyor bir yandan, yüreğiniz, duygusal yanınız tazeleniyor, zenginleşiyor bir yandan. Zira kendisi yazının hem okura hem diğer yazarlara karşı bir ahlakı ve sorumluluğu olması gerektiğini unutan zamane yazar ve eleştirmenlerinden alabildiğine farklı olarak, vicdanıyla yazan, yüreğiyle konuşan o nadir ustalardan. Bu anlamda zamanın dışında ve ötesinde.

Yakın zamanda Selim İleri ile bir edebiyat sohbetinde buluşmak, pek çok yozluğun, cehaletin ve yüzeyselliğin yaşandığı bir coğrafya ortasında edebiyat vahasına rastlamak gibiydi. Nefes verdi, soluk verdi, umut verdi bana. Böyle bir zeminde konuğu oldum programının. Kadın yazarlardan, kadın edebiyatından bahsettik uzun uzun 8 Mart öncesinde. Suat Derviş ten Samiha Ayverdi ye farklı farklı ideolojilerden, demlerden kadın yazarları önyargısız konuşabilmek, kiminin dilini kiminin incelediği temaları kiminin eserleri kadar hayatlarını da hatırlamak ve hatırlatmak ne güzel. Fatma Aliye, Halide Edip, Şükufe Nihal, Nezihe Muhiddin ile başlayıp uzanmak geçmişten bugüne, bilhassa ikimizin de çok sevdiği Sevgi Soysal ın eserlerine...

Sosyalist, milliyetçi, dindar ya da feminist kadın yazarlarımızı kocaman bir kültürel tarih haritası üzerine yerleştirip baktığımızda iki nokta çıkıyor karşımıza. Hepsi, kendi dönemlerinin en yaratıcı, en önemli, en özel tanıkları arasında. Kadın yazarlar kendi kültürlerinin, zaman-mekân-çağlarının çocukları. Ama aynı zamanda, içinde yaşadıkları dönemin ötesinde bir tahayyül ve iradeyle de üretebilmişler. Herkese ve her şeye rağmen. Çoğu bir yandan çocuk büyütürken, başka meslekler icra ederken, toplumun kendilerine biçtiği kadınlık, annelik ve eş rollerini yeniden tanımlayarak mücadele etmişler. Kadınların yazar değil, olsa olsa ilham perisi addedildiği topraklarda. Çoğu zaman en sevdikleri, en yakınları olan insanlar tarafından yıpratılarak...

Selim İleri ile som, katıksız edebiyat sohbeti bana yazının bugün olduğu gibi geçmişte de hep ama hep bir şeylere rağmen, engellere rağmen geliştiğini hatırlattı. Ve bir şey daha: Hakiki itkinin ancak içten, yazarın içinden gelebileceğini, bir de edebiyatın sonsuz empati ve idrak yeteneğini hatırlattı. Müteşekkirim...

 

06 Mart 2007

 

İzlenme : 3202
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us