. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Ay kadın

Edebiyat tarihinin en önemli çiftlerinden birini anlatmak istiyorum bugün. 1862 senesinde Leo Tolstoy kendisinden yaşça hayli küçük Sofia Andreevna Bers ile evlendi.

Bu birleşmeden on üç çocukları oldu (Bazı kaynaklara göre 19). Bunlardan dördü yaşamadı. Geriye kalan dokuzunu (ya da on beşini) Sofia büyüttü. Bu hesaba göre Sofia evliliklerinin önemli bir kısmı boyunca ya hamileydi ya bebek emziriyordu. Tolstoy içeride odada, mum ışığında romanlarını yazarken, Sofia da ses çıkarmasınlar, patırtı yapmasınlar diye çocukları oyalamakla meşguldü. Her akşam, her hafta, her sene… Dişi dolunaydı Sofia. Vücudu gökteki hilal gibi günden güne değişen, durmadan yuvarlaklaşıp şişen, sonra incelip ardından yine dolmaya başlayan bir Ay Kadın.

Çocuklardan ve ev işlerinden arta kalan kısıtlı saatlerde Sofia, kocasının gönüllü sekreterliğini ve asistanlığını da yaptı. Savaş ve Barış’ın notlarını tutmakla kalmadı, bu yapıtı baştan sona tam yedi kez temize çekti. Her ne kadar evliliklerinin son demleri “edebiyat tarihindeki en bedbaht ilişki” olarak nitelendirilmiş olsa da, şurası gerçek ki, uzun seneler boyu Sofia kendini kocasına ve onun kariyerine adamıştı. Bugün edebiyat tarihçilerinin merak ettikleri sorulardan biri Tolstoy’un Anna Karenina’yı yazarken Sofia’dan ne kadar etkilendiği. Acaba bu büyük romancı kendi karısını -ve karısının kendisini aldatabileceğine dair korkularını- ne kadar yansıttı yapıtına? Ne de olsa, Tolstoy Anna Karenina’yı yazmaya başladığında 44 yaşındaydı, karısı ise sadece 27. Tolstoy eserini karanlık sulara yönlendirirken belki de dolaylı yollardan karısını uyarmak istedi. Kocasını aldatan bir kadının başına gelecek felaketleri yazarak.

Kitabı tamamladıktan kısa bir zaman sonra Tolstoy ciddi ve ruhani bir bunalımın eşiğinde aldı soluğu. Aristokrat bir kökenden gelen ve tüm hayatı boyunca korunaklı yaşayan yazar artık mülklerinden, sınıfsal ayrıcalıklarından dolayı huzursuzdu. Nihayetinde bütün mallarını dağıtmaya karar verdi. İşte o noktada, “çocuklarının geleceğini düşünen anne” Sofia ile “nedamet getirme gayretinde” Tolstoy tamamen zıt düştüler birbirlerine. Sofia kocasının bu ani bonkörlüğüne sonuna kadar itiraz etti. Direndi. Ama 1883’te materyalist dünyadan elini eteğini çektiğini açıklayarak topraklarını, servetini ve kitaplarının haklarını elden çıkardı Tolstoy. Yoksul köylüler gibi yaşamaya başladı. Ayaklarında çamurlu çizmeler, üzerinde ucuz kıyafetlerle beyinsel faaliyetleri bir kenara itip el emeğine yöneldi. Ziyafet sofralarını terk etti. Ete, içkiye ve avlanmaya tövbe dedi.

Bu değişimi dehşet içinde seyretti Sofia. Evlendiği ve sevdiği adam gitmiş, yerine üstü başı dökülen, bitli ve paspal bir köylü gelmişti. Tolstoy’un yeni huylarına “karanlık şeyler” adını koydu karısı. Tam olarak açıklayamadığı, tuhaflıklar, rahatsızlıklar… Takip eden aylar seneler içinde giderek palazlandı karanlık şeyler. Tolstoy daha da sıkı sarıldı dindarlığına ve inzivasına. Sofia ise üst üste sinir buhranları geçirmeye başladı. 1910 yazında Tolstoy karısına çaktırmadan onu vasiyetinden çıkardı ve kitaplarının yayın haklarını gizlice editörüne devretti. Karı koca onarılmaz bir hız ve az bulunur bir nefretle uzaklaştılar, ayrı düştüler birbirlerinden.

Şurası bir gerçek ki Sofia, kocasının yarattığı edebi kahraman Anna’yı hiçbir zaman örnek almadı kendine. Ne yuvasını terk etti, ne başkasına kapıldı. Bir anlamda Anna’nın tezadı olarak kaldı. Ne var ki sürekli bebek doğuran, çocuk bakan, halinden şikayet eden bir kadına dönüşmeye başladı zamanla. Gün geçmiyordu ki evde bir kavga patlak vermesin. Kıskançlıklar, saçma sapan atışmalar, sözlü ve muhtemelen fiziksel şiddet... Ağlayıp sızlayan bir anne, homurdanıp susan bir baba. Tüm bunlara tanıklık eden çocuklar. Tolstoy evlerinde cereyan eden bu trajediye tahammül edemiyordu. Ama gel gör ki her sene yeni bir çocuk eklendi ailelerine, her çocukla beraber biraz daha asabileşti Sofia, biraz daha tükendi evlilikleri. Kendi yarattığı yaratıktan yakasını kurtaramayan Dr. Frankenstein gibi Tolstoy da son tahlilde mutsuz, parıltısız, dırdır ve vesvese küpü bir kadın yarattı bir zamanlar severek evlendiği, deli gibi kıskandığı genç kadından. Bir müddet tahammül etmeye çalıştı. Sonra da pılını pırtısını toplayıp kaçtı ondan ve yuvasından, kaçabildiğince uzağa…

19.08.2007

İzlenme : 4036
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us