. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Bir kapris hikâyesi

 

Kaprisli bir insan mısınız sizce? Lafı dolandırmadan, dürüstçe? Ben en az bir konuda öyleyim. Lokantada, kafede yemek seçerken.

Yağmurlu, serince bir Bodrum akşamı. Bayram tatilinden evvel geldik güneye. Turistlerin, sosyetenin, paparazzilerin, parıltıların Bodrum’u bitmiş, yerlilerin, esnafın, sokak kedilerinin Bodrum’u başlamış. Sakin ve doğal. Bayrama kadar.

Ne vakit bir kafede otursak, ne zaman sipariş vermeye kalksak, Eyüp’ün garsonla diyaloğu bir saniye sürer, benimki dakikalar, bazen yarım saat alır. Menüdeki elli seçeneği zihnimde ona indirmeyi başardıktan sonra başlarım zavallı garsona ahiret soruları sormaya. “Şu yemeğin içinde et yok değil mi?” “Şunda kullandığınız yağ nedir, baharat ne kadar?” “Bunun içindeki kabak tereyağla mı ayçiçek yağıyla mı?” Garson nazik, sabırlı (hepsi değil elbette) cevaplar sorularımı. Beraber menüdeki on yemeğin üzerinden geçeriz tek tek. Sorularım bittikten sonra zihnimdeki on seçeneği genellikle beşe ya da dörde kadar indirmiş olurum. Ancak muhtemelen hâlâ hiçbir şeyi tam olarak beğenmemişim, karar verememişimdir. Bu sefer önerilerim başlar. Bir karar vermeden önce önerilerimin hangisinin gerçekleştirilebileceğini bilmem gerekir. “Acaba ızgara sebzeli salataya patlıcan ve pancar koymasanız da onun yerine kuşkonmaz ve mısır koysanız olur mu? Sezar salatasını marul değil Akdeniz yeşilliği ile yapabilir misiniz, olsun?” Biçare garson bunların cevabını bilemez. Aşçı bilir. O yüzden garson birkaç defa benim bulunduğum masa ile mutfak arasında mekik dokur. Bu geliş gidişlerin sonunda garson eğer hâlâ patlayıp işi bırakmamışsa, ikimiz beraber seçenekleri ikiye ve en nihayetinde bire düşürmeyi başarırız. Böylece yarım saatlik bir kargaşadan sonra ben siparişimi vermiş olurum. Bu arada Eyüp çoktan yemeğini bitirmiş, kahvesini içmektedir.

Hal böyle olunca hep ezik, mahcup olurum garsonlara, aşçılara karşı. Onları yoracağımı, uğraştıracağımı bilir, bundan dolayı utanır sıkılır, dilimi tutmaya ve Eyüp gibi iki saniyede sipariş vermeye çalışır ama gene dayanamaz obsesif halde ince ince ayıklarım menüyü. Bu sefer Bodrum Divan Palmira’nın kafesinde, elimde menü bunları düşünüp dururken baştan özür diledim sempatik garson kızdan. “Olsun merak etmeyin, sizinki de bir şey mi? Biz buna kapris değil kaprisçik diyoruz.” dedi. “Biz nelerle uğraşıyoruz bir bilseniz.”

Burası servisin dört dörtlük, ortamın keyifli,personelin güler yüzlü, içten ve yardımsever olduğu bir yer, düşünün. Burada kapris yapmak zor zannedersiniz. Ama anlatılanları duysanız. Anlaşılan kimi müşterilerin talepleri hudutsuz ve ne yazık ki tavırları kaba. Ancak anlatılanlar içinde bir şey zihnimde yer etti ve beni bu yazıyı yazmaya yöneltti. “Türk müşteri ile yabancı müşteri arasında çok fark var. Yabancılar daha güler yüzlü, daha anlayışlı oluyor. Zengin Türk müşteri ise kendisine servis yapan elemanı satın almış gibi davranıyor bazen. Eşit görmüyor bizi kendisiyle. Bizi yoran kapris filan değil, kabalık.”

Bu sözler çok düşündürdü beni. Bir dahaki sefere bir lokantada bir şeye kızdığınızda hatırlayın. Sakın siz de yaka silkilen yerli müşterilerden biri olmayasınız? Sonuçta ne istediğimizden daha önemli olan bir şey var: Nasıl istediğimiz. Üslup baki. Tüm insan ilişkilerinde olduğu gibi.

 

28.09.2008

 

İzlenme : 3477
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us