. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Hakaretsiz sanat eleştirisi mümkün değil mi?

 

Ne zaman kalabalık bir mecliste sinema, tiyatro, sergi muhabbeti açılsa; ne zaman filmlerden, oyunlardan, etkinliklerden bahsedilse, hani şöyle hararetli hararetli; orada bulunanlar arasında yeni bebek sahibi bir çift varsa şayet, anında ayırt edebilirsiniz.

Diğerleri konuşurken, onlar yarı mahçup ve mütevazı otururlar bir kenarda. Sessiz sessiz tavana bakar ya da halının saçaklarını sayarlar. Söyleyecek pek bir lafları yoktur zira. Ne desinler ki? Ne sineması, ne tiyatrosu, ne sergisi, ne etkinliği....? Ufak çocuk sahibi çiftler kolay kolay program yapamadıklarından, beraber dışarı çıkamadıklarından, gayet kültürsüz ve asosyal bir yaşam sürerler, en azından bir müddet! Kimi anne-baba vardır ki rahatsız olmaz bu durumdan, etkilenmez. Sinemaya tiyatroya gidip gitmemek o kadar da fark etmez. Ama eğer daha evvel kültürel ve sanatsal etkinlikleri yakından takip eden insanlarsanız, bebek sahibi olduktan sonra yaşadığınız "kültürsüzlük" dönüşümü sizi hayli zorlayabilir. Tecrübeyle sabittir.

Evde vaziyetimiz böyle olunca, haliyle ne Mustafa yı izleyebildim henüz, ne A.R.O.G u. Biz bugünlerde daha çok Oyuncak Hikâyesi-1, Oyuncak Hikâyesi-2, Orman Çocuğu Mowgli, Nemo yu Kurtarmak, Deniz Kızı Ariel gibi filmleri izliyoruz. (Çocuk filmi deyip geçmeyin, bunlardan bazılarında inanılmaz toplumsal eleştiriler, derin diyaloglar ve usta bir mizah anlayışı bulacaksınız. O da ayrı konu tabii! Bilhassa Rudyard Kipling e ait ve artık tüm dünyada edebiyat klasiği sayılan meşhur kitap Mowgli nin maceralarının Walt Disney uyarlamasını tavsiye ederim.)

Bu şartlar altında Türk sinemasının son dönem ürünlerini uzaktan takip edebiliyorum. Ancak bir süredir hangi mecliste bulunsam, hangi gazeteye, dergiye el atsam, basından ya da sanat camiasından kiminle konuşsam Cem Yılmaz ın son filmine dair olumsuz bir dizi söze denk geliyorum. Hayli ağır eleştiriler çıkıyor, yazılıyor.

Filmi izlemediğim için hakkında herhangi bir yorumda bulunamam ama bu yazıda beni ilgilendiren doğrudan film değil. Daha ziyade filmi tartışma biçimimiz! Bir filmi sevmeyebilirsiniz. Başkalarına tavsiye etmeyebilirsiniz. Kendi köşenizde sevmemenizin sebeplerini uzun uzun anlatabilirsiniz. Hatta bunu öyle bir üslupla yaparsınız ki o filmin arkasındaki insanlar da sizin eleştirilerinizden faydalanır, bir şeyler öğrenirler. Hepsine eyvallah! Ama bunu nasıl yaptığınız, ne dediğinizden daha önemlidir. Yani "üslup" belirleyicidir!

Evet, eleştiride üslup önemlidir, her şeyde olduğu gibi, tüm insan ilişkilerinde olduğu gibi, burada da üsluptur bir yazıyı bir yazıdan farklılaştıran. Bizde ne yazık ki sanat ve edebiyat eleştirilerinin üslubu çok sert. Eleştirmiyor, pataklıyoruz. Kalemlerimizi boks eldiveni gibi kullanıyoruz. Çıkmışız bir ringe, esere değil, eser sahibine bakıyoruz. Filme odaklanmak yerine, o filmi meydana getiren insanı büyüteç altına alıp, küçümsüyor, öteliyor, elimizin tersiyle itiyoruz. Ne kadar da çabuk kızıyor, pata küte saldırıyoruz. Basına bir bakın, nedendir acaba o ona kızar, bu buna cevap yetiştirir, gazete köşelerinde çatır çatır isimler harcanır, karşılıklı kılıçlar kuşanılır. Sevdiğimiz şeyleri aynı ateşli üslupla yazmaz kendimize saklarız. Ama sevmediğimiz bir şey olursa, yazıyı birilerini parmakla göstermek için adeta bir araç gibi kullanırız. İyi yapılan işi takdir etmekte pek bir yavaş, hatta isteksiz davranırken, gözümüze batan şeyleri topa tutmakta pek bir celal, pek bir aceleciyiz.

Sağlıksız bir eleştiri ortamı bu. Bir o kadar hırçın ve hoyrat. Ne Cem Yılmaz gibi yaratıcı bir insan böyle topyekûn saldırıyı hak ediyor, ne başka bir yönetmen/yapımcı. Bir yapıtı eleştirmek başka bir şey, o yapıtı meydana getiren insanı topa tutmak başka bir şey. Bu ikisinin birbirine karıştığı bir ülkede daha çok sanatçı yıpranır.

 

16 Aralık 2008

 

İzlenme : 2818
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us