. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Kız kardeşlik

 

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Din, dil, sınıf, kültür, eğitim... diye ayırt etmeden tüm kadınların hem kendi aralarında eşit, hem erkeklerle eşit görülmeleri gerektiğini bizlere anlatan, hatırlatan sembolik ve evrensel gün.

Kimimiz önemsiyor bugünü, kimimizin umrunda bile değil, kimimiz ise çiçek bekliyor kocasından ya da kalp şeklinde çikolata... Benim önerim 8 Mart ı bir "kızkardeşlik günü" gibi yaşamak. Bu vesileyle başka kadınları hatırlamak, onları anmak ve anlamak ve anlatmak. Hem şahsen tanıdığımız hem de hiç görmediğimiz, tanımadığımız kadınları. Onların şartlarını düşünmek ve nerelerde nasıl zorlandıklarını anlamaya gayret etmek! Hemcinslerimize yüreğimizi açmak ve bir kez olsun, önyargısız yaklaşmak! Senede bir gün olsun bunu yapabilsek keşke!

Kızkardeşlik bir çember. Her çember gibi o da minnacık bir noktadan başlar. Yani kendimizden. Kendimizle barışık olmaktan. Nokta büyür, halkaya döner. Öncelikle kendi etrafımızdaki kadınlardan başlamalıyız çemberi genişletmeye. Bizleri büyüten, yetiştirenlerden. Annelerimizden, ablalarımızdan, teyzelerimizden, ninelerimizden; sonra yeğenlerimizden, kızlarımızdan ya da torunlarımızdan... Geçmişte yaşamış olanları bir bir yâd etmeliyiz. Her ailede mücadeleci, sülalenin temel direği olan, dar zamanlarda dimdik ayakta duran metanetli, dirayetli efsane kadınlar vardır. Duyarız onların hikâyelerini, dinleriz. Onları anlatmak için "Anadolu kadını" gibi tabirler kullanırız, "eski toprak" ya da "eski kuşak" deriz. Ve ekleriz: "Benim anneannemin anneannesi Filanca Hanım şöyle şöyle bir insanmış.... Kaç çocuk büyütmüş, tek başına!" O güzel kadınların Osmanlı son dönemde ya da Cumhuriyet erken dönemde nasıl yaşadıklarına, Kurtuluş Savaşı nda ya da Cihan Harbi nde yaşadıkları zorluklara nasıl göğüs gerdiklerine dair hikâyeler işitmişliğimiz vardır. 8 Mart bu dünyadan göçüp giden kadın akrabalarımızı başka bir bilinçle hatırlamak için bir vesile olabilir.

Sadece kendi akrabalarımızı değil, hiç tanımadığımız kadınları da anmalı. Osmanlı da yaşamış kadın şair ve yazarları, Cumhuriyet boyunca kadın haklarının ilerlemesi için mücadele eden hemcinslerimizi, sanatçı ve hukukçuları, ev kadınlarını ve hocaları... İşte her 8 Mart ölü kızkardeşlerimizi hatırlayabiliriz; rahmetle, minnetle, berrak bir zihin ve açık yüreklilikle.

Bir okurum samimi ve eleştirel bir dille mektup yazmış: "Feminist olmaya gerek yok! Türkiye de feminizme ihtiyacımız yok. Bu Batı dan ithal edilmiş bir akımdır. Bizim aile yapımızda kadınlar zaten çiçektir; analarımız zaten kutsal." Aile yapılarımızda annelerimize, anneannelerimize verilen öneme ve bunun güzelliğine yürekten katılıyorum ama ne olur buradan yola çıkarak kendimizi kandırmayalım. Türkiye de kadınlar ile erkeklerin eşit olmadıkları, kız çocuklarımız ile oğlan çocuklarımıza aynı imkânları vermediğimiz gerçeğini daha fazla görmezden gelmeyelim. "Batı da aile yapıları yoz ve çürük, bizde ise geniş ve köklü" şeklinde kolay genellemelerin arkasına sığınmayalım. Ataerkillik, sadece erkeklerin kadınları ezdiği siyah-beyaz bir sistem değil. Ataerkillik bundan çok daha karmaşık ve katmanlı. Kabul edelim, kadınlar da kadınları eziyor. Yaştan, konumdan, hatta bazen analıktan (bilhassa oğlan çocuk anası olmaktan) güç alarak kendilerinden daha genç ya da zayıf olan kadınları denetliyor, yönetiyor, eziyorlar. Keza ataerkillik kadınları mutsuz ettiği gibi erkekleri de mutsuz ediyor. Ataerkilliği sorgulamak ve aşmak hem kadınlara iyi gelecek hem erkeklere!

Ama öncelikle kadınların bilinçlenmesi şart. Bunun ilk adımı kızkardeşlikten geçiyor. Renkli, şenlikli ve "bilinçli" bir gün olmalı 8 Mart. Kadınların kadınlar için hamur yoğurduğu, çörek yaptığı, şarkı söylediği, hikâyeler anlattığı... Kadının kadına çelme takmayıp, tam tersine, destek verdiği, kalbini açtığı bir gün olmalı. Evet, bugün 8 Mart. Kocanızdan ya da oğlunuzdan, etrafınızdaki erkekten çiçek beklemeyin ne olur. Bu sabah siz kalkın bir başka kadına, "kızkardeş"inize çiçek verin!

 

08 Mart 2009

 

İzlenme : 4587
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us