. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Üslup meselesi

 

GÜNDEM yoğun, hızlı, renkli ve hep ama hep gergin. Daha henüz bir haberi hazmedemeden bir yenisi düşüyor gazetelere. Bir atışma, bir tartışmadır gidiyor internet sitelerinde. Okumasak, merak ediyoruz. Okuyunca, moralimiz bozuluyor ama kimseye anlatamıyoruz. Toz duman içinde eriyor tepkilerimiz, bunca patırtı arasında duyulmuyor sözlerimiz.

Sanıyoruz ki yalnızız. Böyle hisseden bir biz varız. Sanıyoruz ki herkes büyük bir arenada, bir biz kalmışız bunun dışında. Kenardan izliyoruz; hayretle, kaygıyla, bıkkınlıkla. Sanıyoruz ki tek başımızayız ya da pek aciziz. Yanımızda eş, arkadaş ve dostla. Öyle değil aslında. Biz çokuz. O kadar çokuz ki farkında bile değiliz. Sokakta, işyerinde, alışverişte, yaşam derdinde, çocuklarını okutmak peşinde, hayatın ritmiyle koşuştururken bizler şunu bir türlü söyleyemiyoruz: Medyada ve siyasette bu kadar gerilim, bu kadar hırçınlık, bu kadar huzursuzluk istemiyoruz.

Televizyon haberleri "tekrar etmek" ve "telaşa vermek" üzerine kurulu. En sıradan haber bile öyle bir "eyvah paniiiiik!" duygusuyla veriliyor ki, ekran karşısında gerim gerim geriliyoruz. Her an bir skandal, her saniye bir "flaş flaş flaş" bekliyoruz. Dünyaya az sonra bir meteor çarpacak duygusuyla yüreğimiz ağzımızda kalakalıyoruz. Artık böyle bir şey Türkiye´de televizyon izleyicisi olmak. Her dakika diken üstünde bakıyoruz ekrana. Hani bir nükleer saldırı da olsa, bir kedi ağaçta mahsur da kalsa, aynı "bağıran çağıran" üslupla sunulacak. Bunca gürültü içinde yoruluyoruz. Ruhumuz daralıyor. Zihnimiz duraklıyor. Hayal gücümüz kuruyor. Nüanslar ve incelikler hızla kayboluyor.

Üstelik bir de aptal yerine konuluyoruz. Haberlerde aynı cümleler bozuk plak gibi döne döne yeniden vurgulanıyor. İlk seferde idrak edemeyeceğimizi düşünüyorlar herhalde. Bir de alt yazıyla geçiyor aynı kelimeler. Hem yüksek sesle yapılan tekrarlar, hem ekran altından geçen kırmızı bantlar... Ne zaman böyle olduk? Niye silkinip çıkmıyoruz bu sarmaldan? Neden izleyicisine güvenmeyen bir habercilik anlayışımız var? Romancılığın okulu yok. Ama eğer olsaydı daha ilk derste şu kuralı işlemek gerekirdi: "Okurunu kendinden cahil ya da aptal veya duyarsız sanma. Yazarken okura tepeden bakma." Romancılık için önemli olan bu altın kural televizyonculukta geçersiz mi yoksa?

Tartışmalar, heyheylenmeler, polemikler... Her akşam haberleri izleyen ortalama bir vatandaşın moralinin bozulmaması mümkün değil. Fazla televizyon izleyenlerimizin konuşma tarzları da değişiyor kendiliğinden. Kelime dağarcığımız daralıyor. Üstelik başlıyoruz her şeyi defalarca tekrar etmeye. En basit kelimeleri bile haykırarak söylemeye. Artık ev hanımları sohbet ederken, esnaf dükkânında dertleşirken, öğrenciler yolda yürürken böyle konuşuyor. Konuşma adabımızı, dinlemenin erdemini ve en önemlisi tevazuyu kaybediyoruz. Artık her cümlenin sonuna muhakkak yanıp sönen bir ünlem ekliyoruz: "Flaş! Flaş! Flaş!"

Medyada ve siyasette hırçın bir üslubumuz var. Yazarken de konuşurken de. O buna kızgın, bu ona bıçkın. Nedense hep "farklılıklar ve ayrılıklar ve olmazlar" konuşuluyor. Hiç ortak noktamız yok sanki. Öyle bir davranıyoruz ki birbirimize, ayrı gezegenlerden zembille inmişiz gibi. Bu toz duman içinde gülümsemek zorlaşıyor bazen. Yumuşak başlı insanlar, "zayıf" ya da "romantik" addediliyor hemen. "Ekranda kavga ne kadar büyürse reyting o kadar artar" diyorlar. Bu öyle bir önkabul ki sorgulamadan hap gibi yutuyoruz hemen. Evet, gündem yoğun, hızlı ve renkli ama onu gergin kılan biziz ne yazık ki.

 

11.02.2010

 

İzlenme : 3008
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us