. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Amerika´da yazarlar nasıl yaşıyor?

 

AŞK´ın İngilizcesi "The Forty Rules of Love" adıyla çıktı. Ben de bir süredir romanımın tanıtımı için Amerika´dayım. Burada kitap dünyası bizdekinden daha farklı dinamiklerle işliyor. Yayınevleri kataloglarını bir, bazen iki sene önceden kapatıyorlar. Böylece yayıncılar daha şimdiden iki sene sonra hangi kitapları hangi sırayla basacağını biliyor. Her romanın yayına hazırlığı (kapak tasarımı, editörlük çalışması, basın bülteni vs.) en az bir buçuk sene sürüyor. Muazzam bir uzmanlaşma var. Senede takriben 175 bin kitap basılıyor. Bu sayıya kendi imkânlarıyla kitap bastıranlar yahut yerel düzeyde dağıtılan yayınların dahil olmadığı düşünülürse, tablonun ne kadar büyük ve karmaşık olduğu daha iyi anlaşılır. Adeta her nefes alışverişimizde yeni bir kitap çıkıyor piyasaya. Bu hızlı çarkın içinde binlerce roman basılıyor. Her kırk dakikada bir yeni bir roman geliyor raflara. İnanılmaz bir rekabet var. İnanılmaz bir koşuşturma.

Burada bize oranla daha çok kitap basılıyor ama belki de bir o kadar hızla buharlaşıyor kitaplar. Her an yeni yazarlar ünleniyor ama yüzlerce, binlerce isim arasında yazarlar çabuk unutuluyor aslında. Yazı dünyasında herkes başkasının tavuğunu kaz görüyor (tıpkı bizde olduğu gibi). Şairler, kısa öykücülerin ne kadar şanslı olduğunu söylüyor (kısa öykü basan daha çok dergi var), kısa öykücüler esas romancıların şanslı olduğunu düşünüyor (piyasa romanla daha çok ilgileniyor), romancılar da herkesin romancı olmak istemesinden yakınıyor (o kadar çok isim var ki her şey toz bulutunda kayboluyor). Tıpkı bizde olduğu gibi burada da romancılar birbirlerini sevmiyor, birbirlerinin aleyhine konuşup yazabiliyor. Ama coğrafi genişlik, yani yazarların birbirinden başka başka şehirlerde yaşaması ve her birinin kendi okurlarının olması, kıskançlık ve rekabetin dozunu biraz olsun yumuşatıyor.

Marx´ın dediği gibi, bir dünya artık kitap dünyası. Burada "katı olan her şey buharlaşıyor". Modern toplumun şaşmaz ritmi böyle. Kadınlar bir araya gelip kitap kulüpleri kuruyor. On kadın, on beş kadın her seferinde başka bir kitap seçip onu okuyor, haftada bir buluşup tartışıyor. Kitap kulüpleri son derece popüler. Ve birçok kadın, kendi çevresinde böyle bir şey başlatmaktan gurur duyuyor. Yepyeni bir gelişme internet. Çok sayıda kitap blogu var. Artık herkes "kitap eleştirmeni" sayılıyor. Bir üniversite öğrencisi, büyük bir şirkette çalışan bir mühendis, bir bankacı ya da beş çocuk annesi bir ev hanımı, boş zamanlarında internet üzerinden "kitap blogu" kurup kendi gözünden kitapları tanıtıyor, beğenmediği romanları eleştiriyor. Her yerden insanlar bu blogları takip ediyor; onlar da kendi fikirlerini yazıyor, sevdikleri kitapları tavsiye ediyorlar. Ve ister inanın ister inanmayın, bu amatör ve yerel blogları koca koca yayınevleri son derece ciddiye alıyor.

Türkiye´de de benzer blog ve web sayfalarının çoğalmasına ihtiyacımız var. Edebiyatın ritmi toplumdan gelirse güzel. Yerelden. Sivil toplumdan. Yoksa edebiyat az sayıda elit insanın elinde kalmamalı, tekelleşmiş bir kültür olmamalı. Türkiye´de biraz yüreklendirmeyle kitap blogları kurabilecek yüzlerce, binlerce insan var aslında. Eskiden böyle değildi. Yakın zamana kadar edebiyat eleştirisi sayılı insanların elindeydi. Az sayıda dergide belli kişiler eleştirmen sıfatıyla yazabilirdi. Ama artık bu kırıldı. Şimdi, bu yeni yüzyılda öğrenci de, ev hanımı da, her yaştan ve meslekten kitapsever kendi mecrasını kurabilir, geliştirebilir.

New York, Philadelphia, Los Angeles, San Francisco, Santa Cruz, Seattle, Chicago.... Elde bavul, bir şehirden bir şehire dolaşıyorum. Gittiğim her yerde Türkler, Türk-Amerikalılar ve Amerikalılar ilgiyle karşılıyor beni. Amerika´da yazar olmak başlı başına bir yaşam tarzı. Amerika´da Türk bir yazar olmak ise kolay değil. O da bir başka yazının konusu....

 

11 Mart 2010

 

İzlenme : 2749
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us