. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
‘Öteki kadın’

 

YAKINLARDA Hülya Avşar’ın Habertürk televizyonundaki keyifli, renkli programına konuk oldum. Su gibi aktı gitti muhabbet. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile.

Edebiyat sevgisinden kitap turnelerine, aşktan toplumsal ahenge kadar konu konuyu açtı. Programda sorulan onlarca sorudan bir tanesi var ki takıldı kaldı zihnimin kancalarına: “Öteki kadın? Peki ya onu ne yapacağız?”

Soru önemli. Soru aslında hepimizin hayatında yer etmiş, içimize sinmiş. Bir kadının evliliği aksıyorsa, bir şeyler fena halde tökezlemeye başlamışsa, üçüncü bir insan değildir bundan sorumlu olan. “Bir başka kadın”, varsa şayet, sadece bir sonuçtur, sebep değil.

Aslında öteki kadın meselesi sadece çatırdayan evliliklerde değil, hayatımızın her anında, her adımında çıkıyor karşımıza. Erkeklerin belki de kolay kolay anlayamayacakları bir zihinsel bölünmeyle bakıyor kadınlar birbirlerine. Nedense hep kıyaslıyoruz kendimizi başkalarıyla. Araya mesafeler koyarak. Kategoriler üzerinden. Ben bu halimize “Öteki Kadın Fobisi” diyorum.

Bu fobi her sınıftan, her kesimden kadını yakalıyor. Eğitimli olanımızı da etkiliyor, eğitimsizi de. Kentliyi de köylüyü de. Türbanlıyı da türbansızı da. Gün içinde, sokakta, işte, lokantalarda, başka kadınlara dikkatli dikkatli bakıyor, ayrıntılara takılıyoruz nedense. Merak ediyoruz acaba “o kadın” bizden daha mı mutlu, daha mı şanslı, daha mı güzel, daha mı “daha”?

Amerika’da ders verdiğim yıllarda, son derece başarılı, yaratıcı bir akademisyen olan ve o günlerde bir bebek dünyaya getiren sevgili arkadaşım Ayşe Parla’yı ziyarete gitmiştim. O zamanlar ben kendimi ömür boyu bekâr kalmaya namzet biri olarak görmekteydim. Ayşe ise benden farklı bir şekilde düzenli bir hayat, bir yuva kurmuştu.

O gece onu rüyamda gördüm. Evinde, tül perdeler arasında geziniyordu mütebessim, güzel mi güzel. Ertesi sabah ben daha kendisine rüyayı anlatmadan ondan bana bir mesaj geldi. “Biliyor musun, dün gece seni rüyamda gördüm. Kitaplar ve kütüphaneler arasında oturuyordun. Bağımsız, başına buyruk...”

Birbirimize rüyalarımızı anlatınca gördük ki kafamızda kategoriler çıkarmışız. Ben onu “evli, barklı, çocuklu, düzen sahibi kadın” yapmışım. O beni “ayakları üzerinde duran, bekâr, özgür kız” yapmış. Halbuki bugün geldiğimiz yere bakıyorum, ikimiz de ne annelikten ne kariyerden vazgeçtik. Ne kadar yakın duruyoruz. Belki ta o zaman da öyleydi ama biz göremedik. Dayanamadık, adeta bir refleks halinde, tamamen iyi niyetlerle, “öteki kadın” yaptık birbirimizi.

Çocuk yapan kadının aklı kariyer yapanda, kariyer yapan kadının aklı çoluk çocuğa karışanda. Hangi yolu seçersek seçelim aklımız daima beriki yolda kalacak galiba. Rüyalarımıza giriyor, hemcinslerimizle ilişkilerimizi etkiliyor, kendi kendimize bakışımızı biçimlendiriyor öteki kadın.

Ne yaparsak yapalım hep kıyaslıyor, kıyaslayınca eksiklik duyuyoruz. Aslında her birimiz, kim olursak olalım, sürekli öteki kadının yerinde olmayı istiyoruz.

 

08 Nisan 2010

 

İzlenme : 4638
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us