. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Kutuplaşma istemeyenlerin türküsü

 

“TÜRBAN tartışması” yeniden gündemde, aslında ülke gündeminden hiç inmiyor ya. Bir yanıyla, “Artık ilerleyelim, önümüze bakalım, yürüyüp gidelim” diyor içimden bir ses, “Takılmayalım bu kadar kılık kıyafete, bilhassa biz kadınların dış görünüşlerine”. Bir yanıyla da, her şeye rağmen sağlıklı buluyorum yazılanları çizilenleri. Konuşabilmek, her zaman konuşamamaktan yeğdir, malum. Kangren olmuş toplumsal meseleler ancak tartışarak, farklı yönleriyle meseleye bakarak çözülebilir. Bir demokrasi kültürünün ve etiğinin gelişebilmesinde tüm bu aşamalar önemli rol oynayabilir.
Lakin..... “Polemik” başka şey, “diyalog” başka. Bizde yazılı ve görsel medya, diyalogdan çok polemiğe itibar etmeseydi keşke. Karşı tarafı hiç duymadan, kulağımıza balmumu dökülmüş gibi tamamen sağır bir biçimde ve sırf kendi sesimizin akışını dinleyerek yaptığımız konuşmalardan sağlıklı bir fikir alışverişi çıkması mümkün mü? Dinlemeyen bir insan anlamayı başarabilir mi? Konuşma kısmı tamam da, birbirimizi dinlemeye gelince mesele, hep beraber sınıfta kalıyoruz nedense.
Halbuki... Bilgelik “bilgi bilmek”ten değil, “bilgiyi idrak edebilmek”ten geçiyor. İdrak ise esneklikten, tevazudan, anlamaya çalışmaktan. Güzelim Osmanlıca! Ne hoş kelimedir “idrak”, tadı takılır kalır insanın damağında.
Halbuki.... Türkiye’de giderek artan sayıda insan kutuplaşmalardan sıkıldı artık. Lise ve üniversite öğrencileri, iş arayan gençler, ev kadınları, çalışan anneler, memleketin ilerlemesine kafa yoranlar, yurtdışında yaşayan, çalışan ya da okuyanlar... O kadar çok insanımız şu “biz” ve “onlar” ayrımlarından bunalmış vaziyette ki. Birbirimizi damgalamaktan, yaftalamaktan, ötelemekten, ötekileştirmekten yo-rul-duk. Eskiden, yani özel televizyon kanalları henüz yeniyken, önemli bir konunun hararetli bir şekilde ilk defa tartışıldığını görmek büyük bir “yenilik” idi. Polemiğin bir cazibesi vardı. Üzerinden çok sular geçti. Şimdi ise her kanalda tartışma, polemik, atışma, taraflar, karşılıklı suçlamalar... Elimizde uzaktan kumanda aletleri, çat diye kanal değiştiriyoruz artık birbirine girmiş, öfkeden boyun damarları çıkmış insanlar görünce. Seyirci yoruldu artık gece gündüz polemik dinlemekten. Özel kanallar bunu görmüyor, hissetmiyor mu?
Üstelik... Farkında mısınız bir sarmal halinde dönüyor hep aynı laflar, aynı korkular, aynı önyargılar... Enerjimiz yanlış işlere akıyor. Vaktimizi, gücümüzü, yaratıcılığımızı birbirimizi hırpalamaya ve damgalamaya değil de, kolektif ve demokratik bir yaşam bilinci inşa etmeye harcasak keşke!
Ne ilginçtir ki... Bu kutuplaşmayı aşmakta belki de en önemli rolü oynayabilecek kadınlar, aynı zamanda iplerin gerilmesine de sebep oluyor. Bugün Türkiye’de başı açık kadınların, başını kapatan hemcinslerinin kırgınlıklarını, hüsranlarını anlamak için bir adım atmaları şart. İki yönlü bir adım bu. Keza başı kapalı kadınların da başı açık kadınların kaygılarını, endişelerini anlamak için bir adım atmaları gerekli.
Türban polemiği öylesine kaplamış ki gündemimizi başka bir açıdan bakamaz olduk. Oysa bugün hâlâ kadınlarımız on dört-on beş yaşında evlendiriliyorsa, okuldan alınıyorsa, henüz reşit olmadan anne oluyorsa, evcilik oynarcasına bebek büyütmek zorunda kalıyorsa, sokakta başı önünde yürüyorsa, tecavüzcüsüyle evlendiriliyorsa, namus cinayetlerine kurban gidiyorsa, çevre ve aile baskısıyla yaşamak durumunda kalıyorsa, kısacası bugün hâlâ cinsiyet ayrımcılığı diye bir şey varsa türbanlı ve türbansız kadınların çoooook ortak noktası var demektir. Konuşacak, beraberce aşacak ne çok meselemiz var aslında.
Bir türkü mırıldanıyorum. Ezgisi var, sözleri yok henüz. Kutuplaşma istemeyenlerin türküsü. Hırçınlıktan, “eleştiri” ile “hakaret”i birbirine karıştıranlardan, negatif enerjiden, atıp tutmalardan, komplo teorilerinden, gereksiz gerilimlerden bunalanların türküsü... Ve biliyorum ki bir tek ben değilim mırıldanan.

 

07 Ekim 2010

 

İzlenme : 2541
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us