. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Roman karşıtı edebiyat eleştirmenleri

Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre, modern Türk edebiyatı medeniyet kriziyle başladı. Bir başka ifadeyle Doğu-Batı, geçmiş-gelecek çatışması, bir edebi tür olarak romanı besledi, geliştirdi, yönlendirdi.

O tarihten bu yana medeniyet krizimizi beraberimizde sürüklesek de, edebiyat açısından hayli yol katettiğimiz muhakkak. Peki öyleyse niçin sık sık “Türkiye’de romanın öldüğünden”, “Türkiye’de romanın zaten hiç var olmadığından”, “Türk romanının yapaylığından” söz ediyor kimi eleştirmenler. Kendi romanlarını bu kadar sistematik olarak yok sayan, toz kılan bir başka memleket var mı acaba? “Kıyamet Merakı” hakim sosyal bilimlerde ve edebi çevrelerde, illa ki bir şeylerin öldüğünü ilan edecek kimileri. Sen İsrafil değilsin ki elinde Sur’un üflüyorsun, “roman öldü, roman öldü, roman öldü”. Bakınıyorum sağıma soluma, sahi mi, ölmüş mü roman, ne zaman, nasıl, niye haberimiz olmadı? Türk romanının öldüğünü, ya da zaten hiç var olmadığını iddia eden eleştirmenlerin ne okuduğunu çok merak ediyorum. Herhalde önce okuyup sonra sonuç çıkarmak yerine, önce sonuç çıkarıp, sonra da malum sonuçlarını değiştirmemek için hiçbir seyi okumamak yolunu seçiyorlar. Türkiye’de makbul bir yoldur bu. İnsanlar tek satırını okumadıkları kitaplar hakkında ahkam kesip, aslında hiç bilmedikleri yazarlar hakkında atıp tutma hakkını kendilerinde görürler rahatlıkla. Dünyanın başka yerlerinde bir yazarı bilebilmek için yazdıklarını okuma gerekliliği mantıksal bir önerme ve gereklilik olarak kabul görürken Türkiye’de durum farklıdır. Biz bilmeden yargılar, okumadan bilir, varmadan görür, cehaletimizden deste deste bilgi devşiririz. Böylelikle herkesin herkes hakkında bir fikri vardır. Puf böreği fikirler yazarlar hakkında, dışı incecik kabuk, gosterişli kabarık, içi hava bomboş.

Osmanlı son dönem bizleri “roman” türüyle tanıştırmakla beraber, aynı zamanda çokça tercümenin yapıldığı, kitabın basıldığı, entelijensiyanın ve Bab-ı Ali’nin hayli hareketli olduğu bir dönemdi. Kitapların ciddiye alındığı bir dönem. Yusuf Kamil Paşa, Telemak’ın önsözünde, Tercüme-i Telemak’ı yapışına dair birkaç cümle düşüp ardından şöyle diyordu: “Bu kitap dünyada okundukça Allah onun ömrünü hudutsuz ve sayısız etsin. Yazıldığı tarih ve anlattığı yerler bakımından ona ibretler bağı dense yeridir.”

Ne zaman, nasıl oldu da kitaplar için hayır duası eden, Doğu-Batı ya da “biz-siz” farkı gözetmeden nerede yazılmış olurlarsa olsunlar dolu dolu oldukları müddetçe kitapların hakkını veren, yerli-yabancı ayrımı gözetmeden yazarlardan daha çok yazmalarını üretmelerini bekleyen bir söylemden, “roman öldü” tellallığına, “zaten Türk romanı nedir ki?” küçümsemelerine ya da “dışardan geldiyse yapaydır” çıkarsamalarına geçiverdik? Bugünün edebiyat eleştirmenleri bir kuyuda mı yaşıyor?

Edebiyat eleştirmenlerinin bilhassa bir türü vardır ki mazallah pek tehlikeli, pek zehirlidir: Aslında edebiyat eleştirmeni değil, yazar olmak isteyenler. En çok onların sesi çıkar, en çok onlar karalar da karalar onu bunu, en çok onlar beğenmez hiçbir kitabı, eğer yazarı çoktan ölmüş ya da süklüm püklüm biri değilse tabii.

Kuyu dediğin boğuktur, kapalıdır kendinden başkasına. Yenilemez, yenileyemez kendini; değişemez bünyesini. Kendi çalar kendi oynar son tahlilde. Kapılır kendi sesini yankısına.

 

13.02.2005

 

İzlenme : 3823
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us