Elif Şafak’ın sadece romanlarından birine koyduğu isim değil, edebiyatının anahtar kelimesidir ’araf’. Cennetle cehennem, bu dünya ile öte dünya arasında olma gibi bir anlamı var. Bütün dinlerde geçen bir kavram. Hem öyle hem böyle olmak, iki arada kalmak.
Arafta kalmanın farklı durumlarını taa ilk baştan beri mesele edinmiş bir yazar ve bunları romanlarını takip edenler zaten biliyordur. Bu kez anne olmanın arafını otobiyografik bir kitapla paylaşıyor: "Artık hamile olmayan ama henüz anne olduğunu da tam anlamıyla idrak edemeyen kadının arada kalmışlığı, sıkışmışlığı, kafa karışıklığı. Bir eşik."
Her eşikte insanı cinler bekler ya, ne tarafa geçeceğinizi etkilemek üzere orada hazır bulunurlar, işte bir lohusanın da cinleri vardır. Peki o cinlerden nasıl korunur bir kadın:
"Eski zamanların pirinç başlıklı karyolalarına yatırırlarmış loğusayı. Başına da nazar boncuklu, çörekotu torbaları asılı, çıngıraklı bir ip bağlanırmış boydan boya. Yanında annesi, ablası, teyzesi, dadısı, kayınvalidesi... En az yaşça büyük iki kadın olurmuş muhakkak.
Loğusaya dadanan kötü cinler odaya geldiklerinde etrafta bir tur atar, ardından gidip ipe asılırlarmış. O zaman başlarmış çıngırak çalmaya. Saçılırmış çörekotları ortalığa. Bir nevi kırmızı alarm! Bu şekilde cinlerin dadandığını anlayan yaşlı kadınlar da anında ayaklanır, ipin boşta kalan ucuna asılırlarmış. Cinler çekermiş bir yana, yaşlı kadınlar çekermiş beri yana. Cinlerin çektiği tarafta karabasanlar, evhamlar, zanlar... Yaşlı kadınların çektiği tarafta ise gönül ferahlığı, saadet ve bereket."
İşte bu mücadelenin yaşandığı ve kazanıldığı döneme de kırkını çıkarmak denirmiş.
Ya çıkaramazsa kırkını? İşte o zaman sütü çürürmüş kadının. Sütüyle beraber yüreği de.
Yüzyıllardır üst üste konularak oluşan bu bilginin gelenekle bağların kopması sayesinde yokolduğunu söylüyor Elif Şafak. Günümüzün hem kariyer hem çocuk yapan modern kadınının nasıl yalnızlığa itildiğini gözlemleyerek ve bizzat yaşayarak.
Tıp dilinde adı postpartum depresyon olan dönemi nasıl atlattığını, içinde farklı kimliklerle beliren cinlerle nasıl mücadele ettiğini anlatıyor Elif Şafak.
Kitap Doğurmak bölümünde bir romanı bitirmek ile bir çocuk dünyaya getirmenin karşılaştırmasını yapıyor ve şöyle bir sonuca varıyor: "Romanların anneleri okurlardır, yazarlar değil."
Evet, o çocuk şimdi elinizde.
Kadın okurlar eminim çok başka bir duyguyla okuyacaklar kitabı.
İhsan Yılmaz
Hürriyet
30 Kasım 2007
|