Basmakalıp düşüncelerin ötesine geçmeye gayret ediş, Elif Şafak ın son romanındaki kurgu…
‘Âşıklık ister nefsani olsun, ister ruhani sonunda bizi ötelere götürecek bir rehber, kılavuzdur.’ der Mevlâna. Dünyanın neresine gidersek gidelim aşkın dili hep aynıdır, tercümana ihtiyaç duymadan girer hayatımıza, hem de hiç beklenmedik bir anda. Şaşırtır, ezber bozar, aklı baştan alır kimi zaman; ama bir gezgin misali de alır götürür ruhu ötelere... Günümüz insanının, hayatını farklı planlar çerçevesinde kurgulayarak mutsuz insan portresi çizdiğine dikkatimizi çeken Elif Şafak, yeni kitabı “Aşk”ta fikirlerini okuyucusuna sunuyor. Aşk ın geçmişteki gibi şimdi de hayatın genel geçer bir esası ve özü olduğunu vurgulayan yazar, Amerikalı Ella Rubinstein in öyküsünden yola çıkıyor ve ta 1200 lü yıllara, Mevlâna ile Şems-i Tebrizî arasındaki dostluğa uzanıyor. İçindeki boşluğu fark edip kendini sorgulamaya başlayan evli ve üç çocuk sahibi bir kadının psikolojik durumunu yansıtan romanın kahramanı Ella, 40 yaşına rağmen çalışma hayatına atılıyor. Ünlü bir yayınevinde işe başlıyor. İlk görevi; adı hiç duyulmamış bir yazarın “Aşk Şeriatı” adındaki romanını okuyup hakkında rapor yazmak. Okuduğu kitaptan etkilenerek kendi içine yaptığı yolculuk neticesinde aslında değişmez sandığı değişmezlerin küçük bir kıvılcımla dahi nasıl değişebileceğine şahitlik ediyor. Aşk, yüreğine cesaret verip onu tekrar kanatlandırırken; hayatın varlık ile hiçliğin iç içe geçmiş izdüşümü olduğu hakikatiyle de yüzleştiriyor.
“Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.” Aşktan bahis sadece mecazi ya da semavi değil, çünkü ayrımlar ayrımları doğurur fikri üzerinde yoğunlaşıyor Elif Şafak. Mevlâna nın “Dile söze bakmayız. Gönle hâle bakarız, edep bilenler başkadır, canı ruhu yanmış âşıklar başka. Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şeriatı da Allah tır, mezhebi de...” sözüyle bu düşüncesini daha da kuvvetlendiriyor. Okuyucunun merakını sürekli diri tutan iç içe geçmiş hikâye ve karakterlerle romanını kurgulayan Şafak, insanın aslında basmakalıp düşüncelerden de kurtulması gerektiğini salık veriyor. “Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de değişir.”
Ayfer Akpulat
Aksiyon
30.03.2009
|