Zor beğenen bir insan mıyım yoksa her seyden çok çabuk mu sıkılıyorum bilmiyorum ama izlediğim filmleri, gösterileri, okuduğum kitapları uzun uzun konuşmak, tartışmak beni bunaltır çoğu zaman. Kırk yılda bir tarzını, islediği konuları gerçekten sevdiğim, okumaktan ve hakkında konusmaktan sıkılmayacağım bir yazar keşfedince de hemen tüketirim zaten onu; kitaplarını, gazetelerde, dergilerde hakkinda çikan yazilarıokurum ve sonunda elbette ki o yazar da herkes gibi bir insan olduğu için ve her insanın doğal olarak birtakım kusurları mutlaka bulunduğu için gösterdiğim bu aşırı ilginin artık yettiğini fark eder, sonunda normal halime dönerim. Son zamanlarda dikkatimi çeken yazarlardan biri de Elif Şafak olmuştu. Aslında ilk dikkatimi çeken (genelde oldugu gibi) yazar değil, onun kitaplarından biriydi: Mahrem. Adını ilginç bulduğum için aldığım bu romanı okuduktan sonra yazarın diğer romanlarını da kısa bir dönem içinde alıp okudum. Burada size asıl sözünü etmek istediğim roman Mahrem değil, Bit Palas. Bu arada bir romanın adının ilgi çekici olmasının yalnızca benim için önemli olmadığını sandığımı da belirtmek isterim. Bence birçok güzel roman sadece etkileyici, içeriği sezdiren ve merak ettiren bir isme ve kapağa sahip olmadığı için raflarda eskimeye mahkum kalıyor olabilir. Yazarın dördüncü romanı olan Bit Palas, birbirinden oldukça farkli yaşantıları olan, kültür seviyeleri ve inançlarıbirbirine uzak olan, tek ortak özellikleri aynı apartmanda yaşamak olan ( ya da -mış gibi görünen ) karakterlerin arasında ve etrafında geçen olayları konu alıyor. Dışarıdan bakıldığında sıradan sayılabilecek karakterlerin hayatlarına yakından baktıkça, okuyucuyu sürükleyen ayrıntıların karakterlerin hayatlarını nasıl renklendirdiğiı ortaya çıkıyor. Neredeyse her biri bir yazının konusu olabilecek ilginç kişiler olduklarını anlamak, romanın başından sonuna uzanan bir sürecin sonucu oluyor. Dayanılmaz boyutlara ulaşmış olan ama bir türlü ortadan kaldırılamayan çöp kokusu, titizlik hastası Tijen Hanım, kuaför Cemal-Celal, yalnız yaşayan terk edilmiş bir adam, bekâr bir genç, güzel bir metres, torunlarını canla başla uğraşarak (!) oyalayan Hacı ve bir apartmanda başka ne bulunabilirse hepsi bir arada. Romanın konusu hakkında daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum, bence okuyup ayrıntıları kendiniz görmelisiniz, zaten bu kıtabı okumak için konu dışında da geçerli sebepler kesinlikle var. Elif Şafak ın kullandığı dilin romanlarını ve özellikle Bit Palas ı özel yaptığını özellikle belirtmek istiyorum. Sık sık benim anlamını bilmediğim ve eski Türkçe veya Arapça kökenli olduğunu sandığım sözcükler kullanmasına rağmen son derece akıcı bir anlatımı var yazarın. (Bu sözcüklerin seçiminin son derece bilinçli oldugunu sanıyorum; çünkü anlamlarını tahmin edip yerlerine Türkçelerini koyma çabalarım genellikle bosa çıktı, sanırım Türkçeleri yok bunların.) Romanın bazı yerlerinde, o an okuduğum paragrafın içeriği kadar sözcüklerin ustalıkla dizilişinin de beni ilgilendirmiş oldugunu da söyleyeyim. Sık sık çağrışımlara dalarak ve sözcüklerle oynayarak anlatmaya devam ederken işin dozunu okuyucunun ilgisini kaybedecek kadar kaçırmamayı da başarıyor yazar. Bit Palas ın kurgusu aslında yazarın diğer romanlarındaki kurguyu hatırlatıyor. Farklı hayatları farklı kişileri anlatırken onları ustalıkla iç içe geçiriyor yazar. Hem ayrı ayrı olaylar takip edilebiliyor, hem de birbirinden uzak ayrıntıların bir araya gelişi görünüyor. Yazarın ilk (öykü) kitabı olan Kem Gözlere Anadolu 1994 yılında basıldı. Daha sonra ise kendisine Mevlana Büyük Ödülü nü kazandırmış olan Pinhan, sonra Şehrin Aynaları ve Bit Palas tan önce de kendisine 2000 Türk Yazarlar Birliği roman ödülünü getiren Mahrem onu takip etti. Okumaktan zevk alan herkese gönül rahatlığı içinde tavsiye edebileceğim Bit Palas umarım hoşunuza gider. Yazarın diğer romanları okumuş biri olarak onların da okumaya değer olduklarını belirtmek isterim. Pinhan ve Şehrin Aynaları romanlarının konuları kişisel olarak ilgimi çekmemişti gerçi ama yine de okuduğuma değdi. Çağdaş yazarlar arasında gerçekten iyi bir yeri bulunan Elif Şafak hakkında sanırım bu yazı boyunca pek fazla olumsuz eleştirim olmadı. Belki okurken olumsuz eleştirilerim olmuştur ama sonuçta aklımda hep iyiler kalmış.
Elif Ersin, "Bit Palas ve Elif Şafak", Radyo Boğaziçi
|