Elif Şafak ile geç tanıştık…
Ne kadar erken tanışırsanız tanışın yine de geçmişe göre geç kalmış olmaz mıyız? Oysa, 1994’den beri onu tanımamız için pek çok nedenimiz var… Kem Gözlere Anadolu, Pinhan, Şehrin Aynaları, Mahrem, Bit Palas, Araf ve Med-Cezir gibi….
Aslında hem hepsinden hem en çok Bit Palas’dan hem daha çok Elif Şafak’dan bahsetmek istiyorum…
Bir yazarın çevresini gözlememle, çevresinden özümsediğini dile aktarma yeteneği, görgüsü, kültürü, kendisi, özü ve en önemlisi bunu dile getiriş biçimi değil mi kitaplarını yaratan?
“…Dildeki en ipe sapa gelmez kelimelerden biridir “dil”. İlla da bir başka kelimeyle akranlık kurmak gerekiyorsa, “yemek” gibidir “dil”. Birbirinden böylesine farklı yiyecek karışımlarının, arasındaki tad, besin değeri ya da kalori farklılıkları gözardı edilerek topunun birden “yemek” diye adlandırılmaları gerçeğe ne kadar uygunsa, bu farklı tellerden çalan, başka başka sözlerden dem vuran, aynı üsluplarda vücut bulan ifade karşımlarının da külliyen dil olarak adlandırılmaları o kadar abestir…” (Bit Palas sf.140)
Dile getiriş biçimi derken Elif Şafak’dan yukarıdaki alıntıyı yapmadan geçemedim… Çünkü onun kitapları çok ama çok zengin Felsefi alt yapıda, çok ama çok zengin bir Türk Mutfağını, çok ama çok zengin Evrensel bir tad ile sunuyor. Elif Şafak’ın dili çok güzel demek, kitaplarındaki karakterlerin zenginliği, altında yatan bilgi ve felsefenin hayranlık uyandıran büyüsü diye tanımlamaya çalışmak yeterli gelmiyor beğenimi dile getirmeye…
Elif Şafak 1971 doğumlu, ODTÜ Uluslararası İlişkilerden mezun ve aynı üniversitenin Kadın Çalışmaları Bölümünde yazdığı “Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Kadınsılık-Döngüsellik” konulu master tezi Sosyal Bilimler Derneğince ödüllendirildi. Mahrem, Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülünü aldı. Araf’ı, ABD’de İngilizce olarak yazdı ve önde gelen yayınevlerinde yayınlandı. Elif çok genç ama yaptıkları ile o kadar yol almış ki.. Ne vakit okusam, bir daha okusam hayranlığım yaşına inat, olgunluğuna hürmet şeklinde tezahür ediyor.
Elif’in Roman kahramanları bu kadar tanıdık olsada, okurken bunca büyülemesi, bir sonrakini tanıma isteği, bir sonrakinde kendi tarihini bulma heyecanı, bir başkasında tıptan, bir başkasında dilden, bir başkasında dinden, bir başkasında evdeki annemizden, alt kattaki komşumuzdan bahsetmesi ve bunu genel kurgu içinde son derece usta bir uslüp ile yapması Bit Palas’dan da, Mahrem’den de, Med Cezir’den de kopamayışımıza neden değil mi?
Elif Şafak, Türk Edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri. Son günlerde her hayat bir roman başlığından, en çok satan olma çabasındaki tüm yazarlar ile arasındaki fark öyle net ki…
Bunca roman arasında edebi eser diye bir tanımlamaya ihtiyaç duyarsak, Elif’in kitaplarını tanımlamak içindir bu ihtiyaç....Elif’in kitaplarını okuduktan sonra damakta kalan tad bunun en net kanıtı. Elif’in Türkçe’si, kurgusu, kahramanları ile birleşince ortaya çıkan zenginliğin tadı…
Unutamadığınız, elinizden bırakamadığınız bir serüvenin heyecanı tüm hayatınız için unutulamayacak olsun istiyorsanız yazar enflasyonuna inat, tanışın Elif Şafak ile…
Bir yazar var ……Yazar Elif deyu deyu…
Eylem Sander, superpoligon.com, 11 Aralık 2005
|