Aslında huyum değildir, bir kitabı çok popülerken okumak, nedense elim gitmez. Yazılanlar çizilenler, yorumlar bitsin, en çok satılanlar listesinden çıksın diye beklerim. O şaşalı tanıtım ve fırtına dönemi bittikten sonra, kendimce yorumlayarak, rahat rahat okurum. Bu da garip huylarımdan biri sanırım J
Siyah Süt’ü duyar duymaz aldım, engel olamadım kendime. Zaten bu kadında bir şey var, hem iten hem çeken. Elif Şafak hem siyah, hem beyaz benim gözümde. Röportajlarını okuduğumda siyah yönünü görüyorum, kıl olduğum ne kadar özellik varsa, hepsi kendisinde. Birkaç yıl önce evlilik ve anne olmakla ilgili sorulara verdiği cevaplar kendisine sinir olmama yetti ama yazdığı kitapları hep takip ettim. Sürükleyici ve sade bir tarzı var, başlıyorsunuz, bitmeden bırakamıyorsunuz, tanımlamalar tasvirler o kadar gerçek ki, hikayenin içinde yaşıyorsunuz sanki. Yazarlığı, kalemi ise beyaz yönü.
Siyah Süt’ü her anne adayı ve baba adayı okumalı, hatta tüm aile. Hamile ya da loğusa kadının yaşadıklarını seyrederek anlamanız mümkün değil. İçinde kopan fırtınaları, bir anda değişen ve asla eskisi gibi olamayacak hayatına alışmaya çalışırken, bocalamasını anlamanız mümkün değil.
Özgür İde Acarbabacan
09-12-2007
|