Elif Şafak bu hayatta yazma yeteneğine hayran olduğum kadın yazarlar arasındadır.
Her yeni kitabını sabırsızlıkla bekler, çıkar çıkmaz alamam. Alamam, çünkü biteceğini bilmek almama engel olur. Sonsuz olsun isterim yazdıkları… Kitaplarını okurken okuma hızımı yavaşlatırım. Son sayfalarda hecelememek için kendimi zor tutarım.
Siyah Süt’ü almadan önce olumsuz eleştiriler okumuştum. Eleştiriler; kurgunun sıkıcılığından, yazarın bu kitabı yazmaya kalkmasının pespayelik olduğuna kadar uzanan çeşitlilikteydi.
Siyah Süt, her ne kadar “Yeni Başlayanlar İçin Postpartum Depresyon” alt başlığını taşısa bile depresyon hakkında bilgileri son 50 sayfasında içeriyor. Bunun dışında yazar; kadın olmak, anne olmak, hem anne hemde kadın yazar olmak ve tüm bunların içinde kendi iç sesleri içinden bir çıkış noktası bulmak üzerine kurgulamış kitabını. Kadınlığıyla barışmasını, anne olmak yolunda iç sesleriyle verdiği mücadeleyi, kadınlığının anneliği ile birlikte olgunlaşmasını anlatmış. Başka anne olan kadın yazarlardan örnekler vermiş bolca…
Depresyon kısmı ise çok havada kalmış. Ancak bu kısım bile yeterli olabilir babalara. Evet babalara; çünkü hamileler, yeni doğum yapanlar okumamalı o son sayfaları…
Kitabın başlangıcında “Okuma Yöntemi” bölümünde yazan “Bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı. Suya yazı yazar gibi…” diyen Elif Şafak’ı dinlemek isterdim. Ancak yine satır aralarına serpiştirdikleri ile kitabı suya yazmamış Elif Şafak… Üstelik ” Romanların anneleri okurlardır, yazarlar değil. ” diye iddialı bir laf ortaya atmış ilerleyen sayfalarda, sorarım kendisine insan evladını unutur mu?
Zeynep Zengin
|