Roman içinde roman, hikâye içinde hikâye, aşk içinde aşk
Türk edebiyatının son dönemdeki ünlü isimlerinden Elif Şafak Los Angeles´ta hayranlarıyla buluştu.
4 Mart 2010, Perşembe Zafer Acar (Los Angeles)
Elif Şafak´in Turkiye´de 500 binden fazla satan ve Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri ünvanına sahip olan "AŞK" isimli romanı Amerika´da "Aşkın 40 Kuralı" ismiyle basılarak raflarda yerini aldı. Los Angeles´ta bulunan Diesel Kitabevi de Elif Şafak´ın son kitabi AŞK için tanıtma ve imza günü düzenledi. Yaklaşık 80 kişinin katıldığı gecede okurlar Elif Safak ile sohbet etti ve kitaplarını imzalattı.
Çogunlugunu Türklerin olusturduğu gecede Elif şafak AŞK romanından bölümler okudu: "Bir taş nehre düşmeye görsün, pek anlaşılmaz etkisi. Hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi. Belli belirsiz bir tıp sesi çıkar; duyulmaz bile akıntının ortasında, kaybolur uğultuda. Hepi topu budur olduğu olacağı.
Ama bir de göle düşsün aynı taş. Etkisi çok daha kalıcı ve sarsıcı olur. O taş var ya o taş, durgun suları savurur. Taşın suya değdiği yerde evvela bir halka peyda olur; halka tomurcuklanır, ol tomurcuk çiçeklenir, açar da açar, katmerlenir. Göz açıp kapayıncaya kadar, ufacık bir taş ne işler açar başa. Tüm yüzeye yayılır aksi, bir bakmışsın ki her yeri kaplamış. Çemberler çemberleri doğurur, ta ki en son çember de kıyıya vurup yok oluncaya dek.
Nehir alışkındır karmaşaya, deli dolu akışa. Zaten çağlamak için bahane arar ya, hızlı yaşar çabuk taşar. Atılan taşı içine alır; benimser, sindirir ve sonrada unutur kolaylıkla. Karışıklık onun doğasında var, ne de olsa. Ha bir eksik ha bir fazla.
Gel gelelim göl hazır değildir böyle aniden dalgalanmaya. Tek bir taş bile yeter onu altüst etmeye, ta dibinden sarsmaya. Göl taşla buluştuktan sonra bir daha asla eskisi gibi olmaz, olamaz.
Aziz ve Şems nehir; Ella ve Mevlana göl. Aziz, tıpkı coşkun bir nehir gibi dünyayı dolaşmış aşkı aramış. Sonra da kitabıyla akıp, sevmeyi, aşkı götürmüş başka yüreklere. Ella ondan öğrenmiş aşkı, göl karışmış bir kez, etkisi tüm yaşamına yayılmış dalga dalga.
Şems, hırçın, inatçı, asi bir nehirdir, Mevlana ise engin bir göl. Bir ipektir, ilmik ilmik örülecektir. Vakit tamam olunca ipeğin yaşaması için ipekböceğinin ölmesi gerekecektir. Şems ölür, Rumi eserleriyle yayılır tüm dünyaya dalga dalga."
Elif Şafak okuma kısmının ardından romanın hikayesini anlattı. İlk önce ingilizce yazdığını ardından Türkçe´ye çevirildiğini sonra Türkçe olarak yeniden yazdığını ve en son ingilizce olarak yeniden yazdığını söyledi ve sozlerini şöyle sürdürdü.
Anlattığım tamamen bir kurgu. Ella da Aziz de hatta Şems ve Mevlana da kurgu. Kendi hayalimdeki Şems´i yazdım, kendi hayal dünyamda gördüğüm Mevlana´yı yazdım. Esas Mevlana budur diyemem. Tabii ki kendi okumalarımdan, Mesneviden etkilendim. Onları damıtarak bir imbikten geçiriyorsunuz, sonra ben bende kalan algıyı yazıyorum. Hepsi kurgu. Hatta Şems´ın kuralları da öyle. Benim bulduğum şeyler. İki katlı bir rüya sunuyorum okurlara. Roman içinde roman, hikâye içinde hikâye, aşk içinde aşk anlatıyorum.
Romanlarında kahraman yaratmadığını söyleyen Şafak, her iyi kimsenin içinde bir kötü yön bulunduğunu ve her kötü kişinin de içerisinde iyi yönler bulunduğunu bu sebeple gerek Ella ve Aziz ve gerekse Mevlana ve Şems´in kahraman değil bizler gibi normal birer insan olarak işlediğini belirtti. Tasavvufun uçsuz bucaksız bir sevgi okyanusu olduğunu bizlerin ise o okyanustan kaplarla sevgi alacak kişiler olduğumuzu bu kapların ise insanların kalbi olduğunu ve kalplerindeki aşkın büyüklüğüne göre o okyanustan aşk ve sevgi alacağını söyledi. Tasavvuf derya deniz. Biz kendi kovamız kadar çekeceğiz bu sudan.
İslam konusunda genellemeler yapmanın da yanıltıcı olduğuna dikkati çeken Şafak, "İslam coğrafyası çok sesli ve genişleyen bir çoğrafya. Tıpkı Hristiyanlığı yaşamanın farklı biçimleri olduğu gibi, İslamı da farklı farklı yaşama biçimleri var. Aşkı temel alan bir inanç ve düşünce sistematiği olan sufizm yeterince bilinmiyor, araştırılmıyor" dedi.
http://www.turkishjournal.com/i.php?newsid=6432
|