Baba ve Piç in yazım sürecinde, sivil bir vatandaşın girişimi sonucunda adli bir vakaya dönüştürülen kitabınızın, resmî makamlarca bu yönde değerlendirilebileceği ni tahmin ettiniz mi?
Hayır tahmin etmedim. Şikâyetname dün elime geçti ve hayretle gordum ki şikayet edenlerin zihninde "edebiyat" diye bir alana yer yok. Roman karakterlerinin ağzından laflar cım-bızlanmış. Mesela Zeliha teyzenin romanın baş kısmında yolda yürürken sinirlenip yağmura ve bu şehri fethettiği için Osmanlı hanedanına küfretmesi "ecdadımıza hakaret" olarak algılanmış. Bu kadar hayalgücü beni aştı doğrusu.
İfade özgürlüğüne yönelik bu tür ihbar ve intikal eğilimleri, sizde bu olaylara sebebiyet veren duyarlı vatandaşlar adına nasıl bir sorumluluk yaratıyor?
Tüm bu yaşananların Türkiye deki demokrasi ortamını iki bakımdan baltaladığını düşünüyorum. Birincisi, bu tür davalar içeride gerginlikler yaratıyor ve kutuplaşmayı derinleştiriyor. İkincisi, dışarıda uluslararası kamuoyunda Türkiye nin yalnız kalmasına sebep oluyor ve Türkiye deki sivil toplumu olduğundan çok daha tek renkli gösteriyor. Bu tür dava girişimlerinin son zamanlarda artması tesadüf değil. Gayet bilinçli atılan adımlar bunlar. Bence şunu görmek lazım: Türkiye de statüko değişiyor, sivil toplum gelişiyor, iktidar eskisi gibi yekpare değil. Haliyle çelişkiler daha da billurlaştı, görünürlük kazandı. Son yirmi yılda çok şey değişti bu ülkenin siyaset sahnesinde. Ama her değişim beraberinde tepki getirir, bilhassa bizim gibi ülkelerde. Statüko değiştikçe kalıpların aynı kalmasını isteyenlerin paniği artıyor ve haliyle sesleri daha çok çıkıyor. AB sürecini bilerek baltalamak isteyen bir kesim olduğu da ortada. Ama bence bizde son derece dinamik ve en azından görece çok sesli bir sivil toplum da mevcut, bu boyutu da unutmamak lazım.
Yaşanan bu olaylar sonucunda eserinizin okurdan gördüğü iltifata karşılık, resmî algılanış ve hükmün taban tabana zıt olmasını nasıl yorumlarsınız ?
Benim için aslolan okurdan gelen yorumlardır. Açıkçası o "sıradan okur" diye tabir edilen kesimin çok çok daha önyargısız, açık fikirli ve samimi olduğunu gördüm her seferinde. Bence siyasi ve kültürel elit çok daha muhafazakar ve tepkisel. Onlar daha önyargılı. Oysa bu minnacık elitist çemberin dışına çıkınca, İzmir den Diyarbakır a her imza gününde ve söyleşide bir kez daha gördüm ki, gerçek okur ne yazara bakıyor ne dedikodulara. O sadece ve doğrudan kitapla ilişki kuruyor. O kadar som ve samimi bir okur-kitap ilişkisi. Ben işte bu kesimden çok olumlu tepkiler aldım romanla ilgili. Bir yazar olarak benim için asıl iltifat odur, belirleyici olan da budur.
Birgün Gazetesi, 08/06/2006
|