Elif Şafak çevirilerinden önce bir başka dilde yazmanın kendi üzerindeki etkisine değiniyor: “Başka bir dilde yazmak, edebi sesini bir başka dilde yeniden bulmak bir yazar için heyecan verici. Hem korkutucu bir serüven, hem zenginleştirici. Ben İngilizce yazmayı, Türkçe yazmanın yanı sıra bir zenginlik olarak yaşıyorum. Ama çeviri süreçlerinden ve çevirmenlerden de çok şey öğrendim. Hem Türkçeden İngilizceye hem de İngilizceden Türkçeye çeviri süreçlerinde her iki dil ve kültür üzerinde daha yoğun çalışma gereği duyuyorsunuz.”
…
Elif Şafak da ‘politik olmadan politik davalarla gündeme gelme’ durumundan pek memnun değil. “Ne yazık ki Batı basınının bir kısmı edebiyatımızla değil politik düzlemle ilgileniyor. Ama bu kısa atımlık bir baruttur, uzun sürmez. Eğer edebiyatınız kalıcı değilse bu ilgi çarçabuk tavsar, söner. Kalıcı olan ve benim için aslolan elbette edebiyattır.” Bir başka dilde yayımlanıyor olmak yazarın yazı serüvenini etkiler mi? Elif Şafak’ın bu soruya cevabı ‘Yazarına bağlı’ oluyor: “Benim bir yanım son derece yerel ama bir yanım evrensel ve kozmopolit. Hep bu ikisinin sentezinden beslendim. Türkiye’nin seslerini yurtdışına, Batı’nın seslerini Türkiye’ye taşımak, hudutları bulandırmak, arafta olmak benim tercihim.”
"Eyvah, Türkler geliyor!", Muhsin Öztürk, Aksiyon, Sayı: 617 - 02.10.2006
|