Elif Şafak düşünce ve ifade özgürlüğü ödülünü alırken yaptığı konuşmada yargılamanın kendisinde bir otosansüre yol açtığını anlattı:
“Benim de şimdi içimde bir sansürcü başı var. Eskiden yoktu; ama şimdi var. Onun için, bu ödül böyle bir zamanda geldi ve bana soluk verdi, nefes verdi, kıymeti çok büyük. Müteşekkirim. Tekrar teşekkür ediyorum.”
Elif Şafak’a törendeki konuşmasında ifade ettiği içindeki sansürcü başını sorduk:
“Bu, bir süredir benim de düşündüğüm bir şey, hissettiğim, kendimde gözlemlediğim bir şey. Eskiden ben roman yazarken yarattığım karakterlerin, onların cümlelerinin ne sonuç çıkaracağını, nasıl karşılanacağını hiç düşünmezdim. Çünkü bunu düşünmeye başlarsanız edebiyat samimiyetini yitirir; edebiyatçılık samimiyetini yitirir. Fakat bu sene bir süredir belki yazamamamın sebebi de o. Şimdi düşünüyorum; şu temayı yazsam acaba sorun çıkarır mı, böyle bir karakter olsa acaba sorun çıkarır mı diye kendi kendime düşünürken yakaladım. Daha evvel benim içimde böyle bir sansürcü başı yoktu, şimdi var. Onun için, aslında en sakıncalı şeyin de bu olduğunu düşünüyorum. Yani insanın kendi kendini kısıtlamaya başlaması. Hiçbir yasa bunun kadar kısıtlayıcı olamaz aslında.”
Peki bu sanatınızı nasıl etkiliyor?
“Kendi içimdeki sansürcüyle tam olarak helalleşmeden yeniden roman yazmaya dönmem mümkün değil. Onun için bir süredir zaten yazmıyorum. Yani makale yazarsınız, deneme yazarsınız, daha hayal gücü gerektirmeyen şeyler yazabilirim; ama hayal gücü, çünkü çok dizginleyebildiğim bir şey değil. Zaten dizginlenmemesi gerektiğine inanıyorum. O kulvarda bir süredir bilinçli olarak belki bir şey üretmememin sebebi, kendi içimdeki otosansür mekanizmasıyla şu anda nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. O aşamayı geçtikten sonra inşallah tekrar döneceğim romana.”
BBC-TURKISH, Haziran 2007
|