Dekorasyon dergisi Maison Française, Haremlique markasının kurucuları Caroline Koç ve Banu Yentür ile yazar Elif Şafak´ı ´kahve sohbeti´nde buluşturdu
Melda Narmanlı Çimen: Yazma ihtiyacınız nasıl doğdu, biraz anlatır mısınız?
Elif Şafak: Yazma ihtiyacı aslında 8 - 9 yaşlarından beri içimde varolan bir duygu. Önceleri günlük yazardım; tabii kendi hayatımı sıkıcı bulduğum için kurduğum hayallerle doluydu o günlükler. Günlük hikâye gibi. Yazar olma sevdası yoktu henüz. Kitaplar ve hayaller hayatımdaki en renkli şeylerdi.
Caroline Koç: Hakikaten çok enterasan ve farklı yerlerde yaşamışsınız. Bu çok ülkeli hayat aynı zamanda bambaşka bir kimlik oluşturdu mu sizde? Ya da çocuklarınızda? Sanırım ‘Third Culture Children’ (Üçüncü Kültür Çocukları) diyorlar; siz nasıl hissediyorsunuz? Yurtdışındayken farklı, Türkiye’ye gelince daha farklı bir kişiliğe bürünüyor musunuz?
E.Ş.: Bu bir pergel gibi aslında. Benim için pergelin bir ayağı hep sabit. O sabit ayak hep İstanbul’da; çünkü bu şehre çok bağlı hissediyorum kendimi. Yazılarımın bir ayağı çok yerel. Çok şey öğreniyor bu ülkeden; özellikle kadınlık kültüründen, efsanelerinden çok etkileniyor. Diğer ayağı ise çok evrensel. Yolculuklarımdan çok şey öğreniyorum.
B. Y.: İçiniz karmaşıkken mi, yoksa kafanızda bir şeyleri oturttuğunuz dönemlerde mi yazıyorsunuz?
E.Ş.: Her gün düzenli olarak yazan yazarlar da var. Ama ben onlardan değilim. Ruhumda duygusal bir sarkaç var; sarkaç bu tarafa geldiğinde çok yoğun olarak yazmaya başlıyorum ve o süreç boyunca yazı benim için en önemli şey haline geliyor.
C.K.: Üzerinde çalıştığınız yeni bir projeniz var mı?
E.Ş.: Bir romanı bitirince, biraz ara veriyorum; demleniyorum. Hayat bana ne getirecek bakıyorum. Örneğin, Siyah Süt’ten önce 10 ay boyunca hiçbir şey yazamadım. Postnatal depresyon beni çok sarstı o dönem. Sonra kitabı yazması bana çok iyi geldi. Fakat bence o yazamadığım on ay da sürecin bir parçasıydı.
M.N.Ç.: Aşkı gerçekten her şeyin üzerinde ve her şeyin tamamlayıcısı olarak mı görüyorsunuz?
E.Ş.: Evet, aşkı her şeyin tamamlayıcısı olarak; yaradılışın ve kainatın özü olarak görüyorum.
M.N.Ç.: Sonsuz aşk var mı peki?
E.Ş.: Bu aşkı nasıl yaşadığınızla çok ilgili. Eğer aşkı egoya hizmet eden bir şey olarak algılıyorsak, o aşkın uzun sürmesi mümkün değil ki. Benim karım, benim kocam, benim sevgilim. Bunlarda hep ‘ben’ var. Aşkın uzun soluklu olabilmesi için ‘ben’in kaybolabilmesi lazım. Ben silinecek ki, aşk ortaya çıksın.
C.K.: ‘Ben’leri yok etmek çok zor; ama gerçek sevgi orada başlıyor aslında.
M.N.Ç.: Her kitaptan sonra değişmiş bir Elif buluyor musunuz?
E.Ş.: Evet, her kitaptan sonra değişiyorum. Aşk dokuzuncu kitap; her biri birbirinden o kadar farklı geliyor ki. İçeriği, dili, enerjisi farklı. Çünkü yazarken ben farklı bir insanmışım. Sürekli değişiyorum.
‘Aşk’ın ikincisini yazmam
‘Aşk’ romanının yazarı Elif Şafak, dün Konya’da okurlarıyla buluştu. Konya’ya gelmek bilerek ertelediğim bir gönül borcu gibiydi” diyen yazar, “Bu yoğun ilgi Konya ile kıymetli bir buluşmaya neden oldu. Şu an Konya’da olduğum için çok farklı duygular içindeyim” diye konuştu. Şafak,”Siyah Süt eseriniz gibi bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine ise şunları söyledi: ”Siyah Süt gibi kitaplar, bir yazarın hayatı boyunca çok arada yapması gereken işler. Böyle kendimi anlatan kitaplardan peş peşe yazmayı düşünmüyorum. Ayrıca ‘Aşk’ romanının devamını yazıp yapmayacağını merak ediyorlar. ‘Aşk’ın devamını muhtemelen yazmam. Bugüne kadar kendimi tekrar etmekten kaçındım. Aşk 2’yi yazmak istememin bir nedeni de her kitabın enerjisi ve ritmi farklı oldu. Bu nedenle düşünmüyorum.”
07 Aralık 2009 Pazartesi
MİLLİYET CADDE
|