ODTÜ Uluslararası İlişkiler mezunu olan ve kadın ilişkileri üzerine mastırı, siyaset bilimi üzerine de doktorası bulunan Elif Şafak, şu an Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde asistanlık ve araştırma görevliliği yapıyor. Edebiyatla gidebildiği sürece de üniversiteyi bırakmayı düşünmüyor.
İlk kitabınız Pinhan dan bahseder misiniz?
Pinhan aslında diğer iki romanıma oranla daha farklı. Üniversitedeki araştırma alanım Pinhan a zemin hazırladı. Osmanlı da Mevlevilik ve Bektaşilik üzerine çalıştım. İslamiyet nasıl şekillendi, nasıl dönüştü bunlarla ilgilendim ve konuyu çok sevdim. O çalışmalarda öğrendiğim pek çok şey Pinhan ı besledi. Pinhan Osmanlı devrinde derviş olmak için yollara düşüp kendi hikayesini arayan iki cinsiyetli bir kişinin, Pinhan ın başından geçenleri anlatıyor. Sadece bu romanımda örtük bir dil kullandım, eski Türkçe o dönemi anlatmak için daha iyiydi . Pinhan ın kelime anlamı da örtük zaten.
Ya ikinci kitabınız Şehrin Aynaları ...
Şehrin Aynaları , 17. yy da İspanya dan Osmanlı ya göç eden bir Yahudi ailesini konu alıyor. Akdeniz in batısından başlayıp doğusuna uzanan bir azınlık öyküsü. Onun üzerine de geniş bir araştırma yaptım. Bu sefer önceden değil de kitabı yazarken araştırma yaptım. Araştırmalarımla kitaplarım paralel gidiyor.
Peki adı ne bu şehrin?
İstanbul elbette. Ben bir İstanbul tutkunuyum. Annemin işi dolayısıyla çoçukluk ve gençlik dönemimde sık sık yurtdışına gidip geldim. Belli sürelerde gittiğim bu şehirlerin bazılarında yaşadım. Ama hiçbirini İstanbul kadar sevmedim. İstanbul ona yapılan her şeye karşın büyülü ve inatçı bir şehir.
Ne zamandır Cihangir de oturuyorsunuz?
Aslında Ankara dan geleli 1.5 sene oldu. Daha önce ziyaret amaçlı sürekli gelip gidiyordum. Ama İstanbul da yaşamaya başlamam çok yeni. Belki İstanbullulara hiçbir şey ifade etmeyen birçok köşe, sokak, bina bana çok ilginç geliyor. Halen bir Ankara lı şaşkınlığı yaşıyorum.
Neden Cihangir?
Ankara da çok steril bir hayat sürebilirsiniz evinize gidersiniz, işinize gidersiniz, Kızılaya gidersiniz, üçgen tamamlanır ve siz o üçgenden çıkmadan yıllarca yaşayabilirsiniz. İstanbul ve en çok ta Beyoğlu böyle bir şeye imkan vermiyor. Bu çok güzel. Bu yüzden Cihangir i tercih ettim.
Beyoğlu nda olmasaydı dediğiniz bir şey var mı?
Yaptıklarımıza rağmen ayakta kalması durumu beni üzüyor, utandırıyor. Keşke daha saygılı olabilsek. Bunun dışında Beyoğlu nu sadece kafelerle, restoranlarla, barlarla değil de azınlıklarıyla düşünmek lazım. Kastettiğim sadece ırksal azınlıklar değil, cinsel azınlıkları dışlamamak, aksine kabullenmek lazım. Beyoğlu nu azınlıklarıyla ve çok renkliliğiyle algılamak istiyorum. O anlamda hayata bakışımıza da güzel bir model olabilir.
Tamamiyle Beyoğlu nda geçen bir roman yazmayı düşündünüz mü?
Onu düşünmemiştim. Ama Beyoğlu ndan çok etkileniyorum ve geçmişini okuyorum. İçinde Beyoğlu nun da geçeceği bir roman yazmayı düşünüyorum. Tamamı Beyoğlu nda geçen bir roman da olabilir tabii ki.
Beyoğlu nda nerelere takılıyorsunuz?
Sürekli gittiğim bir yer, yaptığım bir şey yok. Ya da çok yer var, bir tanesinden bahsetmek doğru değil.
Siz ,bir şeyi yapmak yerine her şeyi yapmaktan yanasınız...
Evet sürekli bir şeyi ya da aynı şeyi yapmak beni sıkıyor, tek olana çok sadık değilim.
Ya aşk... Onda da durum böyle mi?
(Bir süre gülüyor...)
Evet öyle galiba.
Beyoğlu nu kısaca anlatın desem...
Durağan değil, kendini sürekli yeniliyor. Her gün aynı sokaktan geçin, o her gün sizi farklı karşılıyor. İsteseniz bile aynı olmuyor. Durağanlığa karşı çıkıyor. Burası Beyoğlu.
Beyoğlu ndan en son ne aldınız?
Yüzük aldım herhalde. Emek Sineması nın sokağından. Yüzükleri çok seviyorum (İki elinin bütün parmakları yüzüklerle dolu)
En son okuduğunuz kitap?
En son 6.45 ten çıkan iki bilim kurgu romanı Kaplan, kaplan ve Romansel i okudum.
Beyoğlu nda en son seyrettiğiniz film?
Almodovar ın Annem Hakkındaki Her şey ine gittim. Beğendim. Zaten sinemaya devamlı gidiyorum. Sinemayı çok seviyorum.
Peki siz bir kitabınızı senaryolaştırmak ve onu sinema filmi olarak görmek istiyor musunuz?
Kesinlikle böyle bir şeyi düşünüyorum. Ama seneryo yazmam için daha çok çalışmam lazım. Özellikle Şehrin Aynaları bence sinema filmi olmaya çok yatkın. Onu film olarak da izlemeyi çok isterdim. Görsellik zaten benim için çok önemli yazarken bir yandan da gözümün önünde canlanıyor her şey.
Ya tramvay... En son ne zaman bindiniz?
Ara sıra biniyorum ama ben yürümeyi tercih edenlerdenim, yürümek beni daha çok çekiyor. Ara sokaklara girip çıkmayı çok seviyorum. Beyoğlu nun her sokağı ayrı güzel.