İki eski dost, Elif Şafak ve Mercan Dede “Sounds of Love” (Aşkın Sesleri) projesinde bir araya gelerek müzik ve edebiyat arasında tasavvuf köprüsü kurdu. Avrupa’nın iki kültür başkenti Essen ve Brüksel’de, Mercan Dede neyini üflerken Elif Şafak da kitaplarından bölümler okuyacak.
Elif Şafak ve Mercan Dede, Sounds Of Love için 19 Haziran’da Almanya Essen’de, 25 Haziran’da ise Belçika’nın başkenti Brüksel’de olacak.
Röportaj: Heja BOZYEL
Elif Şafak ve Mercan Dede, Avrupa Komisyonu Kültür Köprüleri programı çerçevesinde “Avrupa Edebiyatı Türkiye’de - Türk Edebiyatı Avrupa’da” başlıklı projeyle, arkadaşlıklarını sahneye taşıdı. Projenin detaylarını Elif Şafak’ın sevdiği mekânlardan House Cafe’de konuştuk.
Bu proje nasıl oluştu?
Mercan Dede: Goethe Enstitüsü’nün “Kültür Köprüleri” programı çerçevesinde Mercan Dede Ensemble olarak bir proje oluşturma teklifi bana geldiğinde çok heyecanlandım. Farklı disiplinlerden değişik sanatçılarla çalışmak bana hep büyük ilham verdi. Projeye misafir sanatçı olarak edebiyat ve dans sanatçılarını da davet etmeyi önerdim. Müzikte Karsu Dönmez, dansta Kadir Amigo Memiş, edebiyatta Elif Şafak ricamızı kırmadılar.
Elif Şafak: Arkın ile beraber, gönülden, ortak işler yapmak istiyoruz. “Türkiye Edebiyatı Avrupa’da” çok kıymetli bir proje. Ben bunu, daha uzun soluklu sanatsal birlikteliğin ilk aşaması olarak görüyorum.
Ne zaman tanışmıştınız?
E.Ş. Arkın’la tanışmamız seneler evveline gidiyor. Benim Bit Palas’ı yazdığım dönemlerdi, o Pinhan’ı okumuştu. Ben kendisinin Seyahatnâme albümünü çok severek dinlemiştim. Yani birbirimizi eserlerimizden biliyorduk. İstanbul’da tanıştık ve hep gönül bağımız oldu.
Günter Grass, “Türkiye tabularının üzerine gitmeli” demişti. Sizce Türkiye’nin en büyük tabusu ne? Yıkılması nasıl mümkün olabilir?
M.D. Ben kişisel tabular yıkılmadan, toplumsal tabuların yıkılabileceğine inanmıyorum. Kişisel tabuların yıkılabilmesi için öncelikle gönlümüzün “tapusunun” toplumun elinden alınması gerek.
E.Ş. Türkiye çok hızlı değişen, zengin ve karmaşık, kategorilere kolay kolay sığmayan bir ülke. En önemli meselelerimizden biri, farklılıklarımızla uyum ve huzur içinde yaşamanın anahtarını edinmek; daha demokratik, hoşgörülü ve uyumlu bir ortak yaşam kültürünü beraberce geliştirmek...
Bu projeyi Türkiye’de de izleyiciyle buluşturacak mısınız?
M.D. Bunca emekten sonra sadece Avrupa’da gösterilmesine gönlümüz razı olmaz.
ELİF ŞAFAK
Kendi kelimelerinizi sesli okumak zor değil mi?
Farklı farklı okurlarla buluşmaları çok kıymetli buluyorum. Elimden geldiğince bu tür etkinlikler yapıyorum, kendi kitaplarımdan parçalar okuyorum. Okur açısından da çok ilginç bir tecrübe bu. Çok daha sahici, samimi ve içten.
Evde yemek yaparken ya da araba kullanırken mırıldanmayı sevdiğiniz bir şarkı var mı?
Tek bir şarkı yok ki, onlarca var. Bu aralar Amy Winehouse çok dinliyorum. Marianne Faithful da severim. Kısık, hafif kirli, asi kadın sesleri çok hoşuma gidiyor.
İstanbul’da bir kütüphane kuracak olsanız, nerede olurdu?
İstanbul’da iki yerde kütüphane kurmayı çok isterim. Senelerdir hayalim. Biri Kuzguncuk, öteki Galata bölgesinde kütüphane kurmak arzum.
Sizce Avrupa’nın gerçek kültür başkenti neresi?
Bence Avrupa’nın birden fazla kültür başkenti var. Bir önceki yüzyılda öyle değildi, Viyana ya da Paris başkentlerdi. Bu yüzyıl ise sentezlerin, hareketliliklerin, göçlerin, gençlerin ve çok kültürlülüğün yüzyılı. Bu ruhu yakalayan şehirler yükselecek. Londra gibi, İstanbul gibi...
MERCAN DEDE
Elif Şafak’ın okumaları arasında sizi en çok etkileyen söz hangisi?
“Elif.”
Dünyaca tanınıyor, dünyayı geziyorsunuz. Farklı din ve kültürlerden insanların tasavvufa yaklaşımları nasıl? Sadece oryantal bir unsur olarak mı görüyorlar?
Tasavvuf, muazzam enerjisi ve evrensel söylemi nedeniyle zaman ve mekânla sınırlı olmayan bir güce sahip. Mevlânâ’nın aradan geçen 800 yıla yakın zaman dilimine rağmen daha da geniş kitlelere ulaşıyor olması, böylesine bir evrensellik ve hümanizmin gücünü gösteriyor. Doğal olarak Batı, Doğu’ya kendi perspektifinden bakar; Doğu’nun Batı’ya kendi perspektifinden baktığı gibi. Önemli olan, tasavvufun özündeki hoşgörü, sevgi ve barış kavramlarının evrensel değerler olarak benimsenmesi. Oryantalist bir bakışın tasavvufun derinliğini görmesi ne kadar mümkünse, tutucu bir bakışın tasavvufu hissetme potansiyeli aynı orandadır. Konu tasavvuf olunca ana tema Doğu-Batı arasında değil, “yukarısı” ile “aşağısı” arasındadır.
Yeni albümünüz ne zaman çıkacak?
Her gece yattığımda çıkıyor! Ama uyku düzenlerimiz farklı; ben uyandığımda o uykuya dalıyor.
Haber Türk PAZAR / 13 Haziran 2010
Fotoğraflar: Bülent TAVLI
|