“Geldiğinizi hemen haber vereyim” diyen genç bayan,
hızlı adımlarla bir kapıya yöneldi.
Ardından baktım:
PERSONEL YEMEKHANESİ
YABANCILAR GİREMEZ yazıyordu. (Neden orada olduğunu yanıtlarında anlayacaksınız)
Az sonra…
az sonra; hayallerime yazılarıyla can veren,
sarışın,
sade giyimli.
bir kadın,
bir anne,
bir eş
ve
bir DEV YAZAR karşımdaydı.
“Birkaç gazetecinin arasına düşsem, onlardan tırsarım” diyen
bu dev kadın,karşısında beni yalnız(!) görünce olmalı,
fırtınalı okyanusta dümeni elinde bir geminin kaptanı gibiydi.
Erkekler için denir ya;
“mangal yürekli falanca…”
Evet ben bunu bir kadın için kullanacağım izninizle:
Közleri “AŞK” ile kızıl kızıl,
SEVGİ yeliyle alevlenen
bir yürek.
Mangal yürekli ELİF ŞAFAK
sorularımı dikkatlice dinledi ve,
hep gülümseyen gözleriyle yanıtladı.
***
ALİ DENİZ – Başparmağınızda bir yüzük dikkatimi çekti. Özel midir veya bir anlamı var mı? Her zaman taşıyor musunuz?
ELİF ŞAFAK - Yüzüğün bir özelliği yok. Sevdiğim için, şeklini beğendiğim için takıyorum. Kocaman bir çember içinde bir katre var yüzükte. İnsan da öyle kocaman kainatta bir damla. Ben bir tek gümüş yüzük takarım. Genelde çok takı meraklısı değilim ama gümüşün enerjisini seviyorum. Altın filan sevmem.
A.D – Hangi kitabınızla tanındınız? Bu kitabı yazarken neleri hayal etmiştiniz?
E.S – Tek bir kitapla tanınmak yerine seneler içinde gelen bir birikim oldu. Bugüne kadar 9 kitabım yayınlandı, bunlardan 7 tanesi roman. İlk romanım Pinhan’ı yazdığımda 24 yaşımdaydım. O günden bugüne gelen bir birikim var, her kitapta biraz daha arttı okurların sayısı. AŞK ile daha da katlandı. Beni senelerdir takip eden okurlarım var ve bu bağ benim için çok değerli.
A.D – İyi yazarsınız… Kendinizi güçlü bir feminist veya iyi bir anne olarak da görüyor musunuz?
E.S – Ben kendimi illa da “feminist” diye tanımlamıyorum. Sadece “edebiyatçı” olarak görüyorum kendimi. Ama elbette kadınların eşit şartlar altında özgürce yaşayabilmelerini, kendilerini geliştirebilmelerini çok önemsiyorum. Kız çocuklarımızın erkek çocuklarla eşit olanaklara sahip olmalarını ve mecliste daha çok kadın olmasını istiyorum. Erkek egemen toplum sadece kadınları değil erkekleri de mutsuz ediyor. Erkeklerin de pek çok sorunları var. Kadın okurlarımla aramda özel bir bağ var. Bir ruhdaşlık ve muhabbet var. Bunlara çok kıymet veriyorum.
A.D – Mutfak ile aranız nasıl? Biraz önce yemekhanedeydiniz. İyi bir aşçı mısınız?
E.S – Mutfak ile aram sıfır. Son derece kötü bir aşçıyım. Ama yemeklere, yiyecek kültürüne derin merakım var. Romanlarımda yiyecekler hep önemlidir. Yemek kitapları okurum, araştırırım, yemek yapan insanların yanında oturur çalışırım. Ekmek kokuları arasında yazmayı sevdiğim için bazen gidip fırınlarda yazıyorum.
A.D – Okuduğunuz yazarlar (yerli/yabancı)
E.S - Ben her yazarın evvela iyi bir okur olması gerektiğine inanıyorum. Hem Türk hem Dünya edebiyatını yakından takip ediyorum, çok kitap okuyorum. Bu bende senelerin alışkanlığı. Okumak bir ihtiyaç benim için. Yemek yemek gibi, su içmek gibi temel bir ihtiyaç.
A.D – Yazmanın dışında Elif Şafak ne yapar, zamanını nasıl değerlendirir?
E.S – Genelde her gün birbirinden farklı geçiyor. Çok da seyahat ediyorum açıkçası. Seyahatlerden besleniyorum, yeni yerler görmekten yeni okurlarla buluşmaktan öğreniyorum. Bir de şarkı sözleri yazıyorum bugünlerde. Bir tanesi Teoman’ın son albümünde çıktı. Sırada yenileri var.
A.D – Yakın zamanda okurlarınıza hazırladığınız yeni çalışmalar var mı neler?
E.S – Yeni bir roman geliyor. Yolda. Henüz hakkında konuşmak için erken. Bir romanı tamamlayana kadar tam olarak ne yazdığımı kendim de bilmiyorum.
A.D - Yeniden doğmuş olsanız ne olmak/ne mesleği yapmak isterdiniz?
E.S – Gene yazar olmak isterdim, hikayeler anlatmak… İngilizce ve Türkçe yazıyorum. Bir başka dilde daha yazmak isterdim. Mesela Fransızca konuşabilmek yazabilmek bu dilde roman kurabilmek isterdim.
***
Çok iyisin. Tekrar beraber olmak dileğiyle çok teşekkür ederim Ali’cim bu güzel sorular için, kitaplarını bir an önce yayınla.
Muhabbetle…
25 Kasım 2010
emedyaturk
|