Soruşturma: Okura Göre Yazmak Bir Suç mudur?
ELİF ŞAFAK:
Okurların ne düşüneceğini zerre kadar önemsemediğini, bu tür kaygılardan muaf yazdığını iddia eden bir yazara şüpheyle bakmak gerektiğine inanıyorum. Camus’nün dediği gibi, “okunmak amacıyla yazmadığını söyleyen yazarı alkışlayalım, ama inanmayalım ona.”
Yazarın yazdığı kitabın, yönetmenin çektiği filmin, müzisyenin bestelediği müziğin beğenilip beğenilmeyeceği kaygısı duymasında garipsenecek hiçbir yan görmüyorum.
Öte yandan salt “okurlar sevsin” kaygısıyla yazılan bir roman düşünemiyorum. Romanın şekillenebilmesi, karakterlerin yaşayabilmesi, dilin kendini sürükleyebilmesi için yazar ile metin arasında çok daha başka, daha derin ve kişisel bir ilişki kurulmuştur zaten en baştan.
Okurun ne düşüneceği kaygısı ancak daha sonraki aşamalarda ortaya çıkar, yazdıkça ya da kitabın yayınlanmasına yakın ya da hatta kitap yayınlandıktan sonra. Dolayısıyla, “okura göre yazmak” diye bir şey olduğunu sanmıyorum, sadece bu dürtüyle yazılmış bir edebiyat olabileceğine inanmıyorum.
Edebiyat kendini yazdırır, metin ile yazar arasında zaten samimi bir bağ vardır ki kitap yazılabilsin.
“Okurların ne düşüneceği kaygısı” bunun ardından gelebilir ancak. Bir yazarın sonraki aşamalarda böyle bir kaygı hissetmesini de son derece olağan buluyorum.
Varlık, Şubat 2003
|