. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Ya öldürülen Müslüman Türkler?

Ermeni konferansı oldu bitti, birbirinden çarpıcı ve eleştirel tebliğler sunuldu, ne Türkiye çöktü ne de dünya durdu.

Demek ki olabiliyormuş, demek ki en tabu addedilen konular dahi konuşulabiliyormuş. Konferans bir tabuyu deşmek üzere atılmış son derece önemli bir adımdı. Ama daha da önemlisi kolektif bir adımdı. Biz alışkınız bu topraklarda her türlü değişimi “kahramanlaştırılmış bireyler”den beklemeye. Modernleşme biçimimiz de tepeden, demokrasimiz de tepeden, askerî darbelerimiz de tepeden olduğu için, her şeyin yukarıdan aşağıya işlemesine, yani topluma yukarıdan dayatılmasına alışkınız. Oysa asıl toplumsal değişim aşağıdan yukarıya işleyendir, yatay olandır, kolektif olandır, sivil toplumda yeşerendir. Konferansın en önemli özelliği kolektif bir tartışma zemini açmış olmasıdır. Paneller boyunca seyirci de konuşmacılar kadar tartışmaların içindeydi.

Konuşmacıların hepsi her konuda hemfikir değildi, kendi aramızda görüş ayrılıkları, vurgu farklılıkları vardı. Yani zaman zaman basında iddia edildiği gibi “tek sesli bir koro” değildi konferansçılar. Ama birbirimizi dinledik, birbirimizden öğrendik. En önemlisi, Türkiye’ye yansımayan, Türkiye’de pek bilinmeyen ve hiç tartışılmayan; ama Batı’da neredeyse hatmedilmiş ve bu yüzden Batı ile Türkiye arasında epistemolojik bir uçurum yaratan kallavi bir literatürün kapılarını araladık, içine baktık.

AKP iktidarının olumlu tavrı ve katılmadığı görüşlerin dahi dile getirilmesine saygı duyması, süreç açısından son derece önemliydi. Amerika’da bana en çok sorulan sorulardan biri şu: “Hakikaten samimi miydi AKP iktidarı yoksa Batı’ya şirin görünmek için mi yaptı?” Ben de her seferinde aynı cevabı veriyorum: “Evet samimiydi AKP iktidarı. Erdoğan’ın ve Gül’ün rolleri son derece önemliydi ve olumluydu.” Ardından şunu da ekliyorum: “Siz sadece hükümete odaklanıyorsunuz. Oysa devlet aygıtına odaklanmanız lazım. AKP hükümeti kireçlenmiş devlet aygıtları tarafindan da kısıtlanan bir hükümet. Konferansı “aydınlar hükümete karşı” diye okumak yanlış olur; “aydınlar ve hükümet devlet aygıtına rağmen” diye okumak daha doğru olur.”

Yüzlerce mesaj alıyorum Amerikalı-Ermenilerden, Amerikalı-Türklerden, Amerikalılardan ve Türklerden olmak üzere dört ayrı gruptan. Bunlardan çoğu insanın yüreğini burkacak kadar içten, güzel, pozitif mesajlar. Benimle kendi ailelerinin hayat hikayelerini paylaşan tüm bu insanlara gönül borcum var. Ama bir de nefret dolu mesajlar geliyor ara sıra. Bunların oranı az (1/10) olsa da içerikleri zehirli. “Sayın Şafak kaleminizi Ermeni meselesine bulaştırdığınıza göre sizde de Ermeni kanı olmalı” çizgisinde yazılmış son derece cinsiyetçi, aşırı milliyetçi, hoyrat mektuplar bunlar. En çok da şunu dile getiriyorlar: “Ya öldürülen Müslümanlar, onlardan niye bahsetmiyorsunuz?”

1915 tartışmaları bir yas evidir. Siz bir yas evine gittiğinizde “ama niye ağlıyorsunuz, ne hakla üzülüyorsunuz, geçen sene de filanca ölmüştü” demezsiniz. Bir ölüm bir başka ölümün yasını silmek üzere kullanılamaz. Ermenilerin çektiği acılardan bahsedemem; çünkü ancak Türklerin çektiği acıdan bahsedebilirim demek, “aslında benim yüreğim o kadar dar ki orada sadece tek bir acının yasını tutmaya yer var” demekle eşdeğer.

O kadar geniş olacak ki zihnin, acıları yarıştırmaya, ölüleri tartmaya kalkmayacaksın. O kadar geniş olacak ki vicdanın, orada hem Ermenilerin hem Türklerin çektikleri acıların yasını tutmaya yer olacak. İkisi de aynı anda. İkisi de beraber. O kadar geniş olacak ki inancın, “ya o... ya bu...” ikilemine sıkışmadan rahmet okuyabileceksin. Yoksa ha birini tutmuşsun ha ötekini. Fark etmez.

 

02.10.2005

 

İzlenme : 2905
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us