. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Başkalarının acısı

Hollanda Utrecht’te bir hafta sonu. Hava güneşli, insanlar sokakta, ortalıkta bir rehavet, tavırlarda sükûnet. Hayat yaşanılası.

Kanal boyunca yürüyüşe çıkmış niceleri. Ellerde dondurmalar, yüzlerde mütebessim bir ifade, kimsenin acelesi yok adeta. Her zamanki gibi bir gün aslında. Burada doğmuş burada büyümüş olanlarda hayatın zaten böylesine dingin bir şey olduğuna dair bir önkabul seziliyor. Zaten güzel şey yaşam denilen. Bozulabileceği pek akla gelmiyor. Düzen ve barış ve uyum hakim şehre ve şehrin insanlarına.

Filistin’de bir hafta sonu. Hava güneşli, insanlar sokakta, ortalıkta bir rehavet, tavırlarda sükûnet. Hayat yaşanılası. Aileler çoluk çocuk deniz kenarında piknik yapıyor. Ilık bir yel esiyor belki başka başka memleketlerden, hani hayatın daha kolay yaşandığı diyarlardan. Her zamankinden daha farklı bir gün bu aslında. Çünkü sakin. Burada doğmuş burada büyümüş olanlarda hayatın niçin hep böylesine dingin olmadığına dair bir sitem seziliyor. Keşke hep böyle olsa, böylesine güzel yaşam denilen... Şu anki huzurun geçici olduğu, her an bozulabileceği ihtimali hiç akıldan çıkmıyor. Gene de kaygılarını, dertlerini bir günlüğüne de olsa bir kenara bırakmış görünüyor aileler. Yanlarında getirdikleri yemekleri, içecekleri kumlara yaydıkları örtülerin üzerine dizmişler. Küçük bir kız çocuğu kumla oynuyor kenarda. Adı Hüda.

Aynı saatlerde Hollanda’da taraftarlar kafelerde Dünya Kupası’nı izlemeye hazırlanıyorlar, başlarında turuncu şapkalar, ellerinde bira bardakları, çakırkeyif bir neşeyle şarkılar söyleyerek. Duvardaki kocaman ekranda kanal ayarı yaparken yanlışlıkla BBC’ye kayıyor garsonun eli. Ekranda aniden beliriveriyor Hüda’nın yüzü. Korkudan büyümüş gözleri. Şok içinde avazı çıktığı kadar bağırıyor. Ama bir çocuğun sesi değil bu. Çocuklukla ilgisi, alâkası yok çıkardığı sesin. Genizden kopan çığlıklar atıyor peş peşe, her nefeste biraz daha boğuluyormuş gibi. İsrail devletinin bu hafta sonu attığı roketlerden biri Hüda’nın ailesinin piknik yaptığı noktaya isabet etti. Hüda ailesinden yedi kişiyi kaybetti. Kadınların ve çocukların piknik yaptıkları deniz kenarı birden katliam sahnesine dönüşüverdi.

Filistin’de yaşanan acıyı Hollanda’da televizyondan izliyoruz. İçinde bulunduğumuz huzurlu ortam ile ekranda gördüğümüz trajedi arasında öyle derin bir uçurum var ki, iğreti bir bölünmeyle yutkunuyor kafeyi dolduran futbol taraftarı. Kimse kanalı değiştirmeye cesaret edemiyor. Dünyanın bir yerinde yaşanan acıyı bir başka şehirdekiler nasıl seyreder? Hele hele kendi hayatlarıyla zerre kadar benzeşmiyorsa ekranda belirenler? Televizyondan edinilen görsel hafıza ve bilinç kaç dakika sürer? Bir... beş... Bilemediniz on dakika sonra çoktan silinmiştir görüntüler. Garson kanalı değiştirir. Kanalla beraber seyircilerin ruh hali de değişir. Herkes futbol heyecanına döner.

Acı, seyirlik bir malzeme yaşadığımız yüzyılda. Televizyon bir yandan bilgilendirirken bir yandan bilinçsizleştiriyor. Filistin’de bir deniz kenarında yaşananlardan anında haberdar olabiliyor Hollanda’da bir kafeyi dolduranlar. Oturduğumuz yerden başkalarının dünyalarına bakıyor ve bilgileniyoruz. Sonra, şimşek hızıyla o bilgiyi tüketip yenilerine yöneliyoruz ekran karşısında.

Başkalarının acısı, bir tüketim nesnesi yaşadığımız yüzyılda.

 

13.06.2006

 

İzlenme : 3316
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us