. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Dağ reyhanı elitizmi

Acı olan, acıtıcı olan, estetik silahını en çok, en sık kullananların, ekseriyetle hakim ideolojinin kenarlara ittiği, ezdiği ya da en iyi ihtimalle sevmediği insanlardan çıkması

 

 

Her sayfası eflatunun ayrı bir tonunda ışıldayan ve şüphesiz nazar okşayan menünün üçüncü sırasındaki maddeyi sökmeye çalıştığımı görünce, mağrur bir tebessümle açıklama getirdi Bozcaadalı genç garson:
"Kafemizin spesiyalitesi" dedi. "Çeşitli şifalı otlar ve Ege yöresine has peynirlerle hazırladığımız, tatlı değil tuzlu bir krep. Şiddetle tavsiye ederiz."
Şiddetle tavsiye edilen her üründen, aynı şiddetle huylanmak gerektiğine inandığımdan bir sonraki maddeye geçtim, mümkün mertebe muhabbeti uzatmadan. Ama garson, işinin olmasa bile işyerinin ehliydi. Spesiyaliteye hakkını vermediğimi görünce, uzun ve ayrıntılı bir açıklamaya girişti. Bildiğimiz kreplerin aksine bu krep, çok özel bir zeytinyağıyla hazırlanıyordu. Urla da yaklaşık yirmi senedir sadece kendileri ve özel tanıdıkları için zeytinyağı üreten bir çiftten alınan erken hasat sızmasıyla. Krebin içine konulanlara gelince, yağı kadar özeldi onlar da. Kökeni Girit e dayanan bir aile tarafından yapılan peynirin tarifi dışarıdan kimseye verilmiyordu. Kafenin bu nadide peynire ulaşabilmiş olmasının yegâne sebebi, işletmenin sahibinin karısının söz konusu aileden geliyor oluşuydu. Bir de şifalı otlar vardı tabii. Dağlardan özel olarak toplanmış, her biri birden fazla derde deva envai çeşit yabani otun bir gece boyunca zeytinyağı ve ada şarabında bekletilmesinden oluşan ve ilginç bir şekilde, onca malzemeye rağmen sadece ve sadece dağ reyhanı kokan, bir örneği İsviçre ye gönderilip oradaki uzmanlar tarafından ilgiyle karşılanan özel bir karışım...

 

Özel olma tutkusu
Konuşurken en sık kullandığımız kelimeler, zihnimizdeki tekrarlar ve kişiliğimizdeki takıntılar hakkında kıymetli ipuçları sunarlar. İpucundan yana pek de sıkıntı yoktu ortada. İşittiğim cümlelerde toplam kaç kez ÖZEL kelimesinin kullanıldığını anlamaya çalışırken, bir yandan da çabaladım tehlikeyi savuşturmaya: "Sağolun ama ben iyisi başka bir şey alayım..."
Kararımdan hoşlanmadığını saklamadı. Ama madem ki dönmüyordum seçimimden, gene de illâ ki getireceği spesiyalite, müessesenin ikramı olacaktı. Yalnız bunun için yaklaşık 35 dakika beklemem gerekecekti. Çünkü bu özel krep, sıradan gaz ateşinde değil, özel taş fırında pişirilecekti.

 

Son yirmi yılda, başta İstanbul olmak üzere önce büyük şehirlerin kafelerinde, lokantalarında, sonra da buralardan kaçan şehirlilerin olası tüm tatil mekânlarında, katman katman yayılarak büyüyen bir ÖZEL olma arzusu var. Şıkıdım mekânlar, şık menülerde terkibi meçhul tatlar, raflarda gizemli tılsımlı şişeler, torbacıklar, kavanozlar, duvarlarda ya şehirden-kopuk-doğa ya da şehirliden-ırak-müze çağrıştıran tablolar, masalarda şifalı otlar, egzotik soslar, ismiyle müsemma tabaklar, tencerelerinde yemek değil Zen felsefesi kaynayan mutfaklar... Her biri çok özel insanlarca işletilen çok özel mekânlar.


Bu kırılma seksen sonrasında ivme kazandı.
"Öyle her önüne gelen içeri dalmasın diye" fiyatlarını ortalamanın üç misline çeken ve böylelikle kırodan arınmış bir mekân vaat eden işletmeciler ile onların sadece zihniyetlerini değil, estetik beğenilerini de takdirnamelerle karşılayan müşteriler sayesinde. Zaman geçtikçe, "toplumsal mikroplardan arınmış mekânlar" arzusu, "gıdasal mikroplardan arınmış mutfaklar" modasıyla bir kavşakta burun buruna gelip gayet iyi anlaştı. Böylelikle, sağlıklı-yaşam-alternatif-mutfak-akımının Türkiye şubeleri, memlekette zaten kökleri mevcut olan "dağ reyhanı tadında tuzlu krep elitizmi" ile güçlerini birleştirerek kendi çapında bir minik Voltran oluşturmayı başardı.

 

Ehli çember olanlar ve olmayanlar
Bugün artık dağ reyhanı tadında tuzlu krep elitizmi kültürel hayatımızın temel kodlarından biri. İronik olan nokta, tüm elitist söylemler gibi bunun da en ateşli savunucularının kolektiviteden kopmuş bireyler değil, kolektivitenin yerine yenisini inşa etmiş gruplar olması. Kendini çok özel zanneden insanlar, tahmin edildiği gibi gruplardan ayrı yetişmiş ayrık otları değil, gruplardan ayrı yaşayamayan prototipler özünde. Yalnız kalmaktan zerre kadar hoşlanmazlar. Aynalara ihtiyaç duyarlar. Çok özel insanlar illâ ki çok özel gruplara aittir ve o grupların bunca özel olması, onların da özel olduklarının garanti belgesidir. Yılan kuyruğunu yutar, daire-i elitizm kendini kendine devreder. Dünya nüfusu ikiye ayrılmıştır artık. "Ehli çember olanlar" ve olmayanlar. Birinciler, ikincilerle her daim alay etmeyi kendilerine bahşedilmiş bir hak bilirler. Bilginin iktidara göbekten bağlı olduğu üzerine çok konuşuldu, çok yazıldı şimdiye değin. Ama dağ reyhanı tadında tuzlu krep elitistleri sadece bilgiyi değil, estetiği de birer tahakküm aracı olarak kullanırlar. Yedikleri tabakların süsü görüntüsü püsürü, ayrı bir estetik bilincinin kolları ve kodlarıdır. Yemeklerin üzerine konan bir dal fesleğen, kenarına serpilmiş bir tutam kakule ya da illâ ki uzak bir yerden getirtilmiş, kekremsi ya da tatlımsı ama tadı asla doğrudan değil muhakkak dolayımsı olan bir baharat. Estetik artık, başlı başına bir ayıklamaayrıştırma-dışlama aracıdır.


Acı olan, acıtıcı olan, estetik silahını en çok, en sık kullananların, ekseriyetle hakim ideolojinin kenarlara ittiği, ezdiği ya da en iyi ihtimalle sevmediği insanlardan çıkması. Eşcinseller, feministler, sosyalistler, nihilistler, kıymeti anlaşılmamış sanatçılar, eğitiminin karşılığını alamamış kıvrak beyinler... Baskının dilinden konuşmaya alabildiğine hevesli insanların, dilin baskısından bunca çekmiş olanlar arasından çıkması, dağ reyhanı tadında tuzlu krep elitizminin en acıklı noktasıdır.


Yemeğe gelince, ne biraz eksik ne biraz fazla, tam tamına 35 dakika sonra geldiğinde güzel ve lezizdi güzel ve leziz olmasına da, fazlasıyla tanıdık bir şey vardı kokusunda ve tadında. Bildiğimiz peynirlidereotlu ev yapımı tepsi böreğinin yakın akrabasıydı diyeceğim, hani dilim varsa.

 

14-07-2002

 

İzlenme : 4103
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us