Yahudiler ve Hıristiyanlar, Vatikan ve muhafazakâr çevrelerin tepkisine rağmen, anlatılarının kötü kadınları Lilith ile Maria Magdalena yı aklıyor
Hayli radikal ama bir o kadar usuldan, kenardan ilerleyen bir gelişme var Amerika da kimi Hıristiyan ve Yahudi cemaatlar içinde. Dinler tarihinin kötü kadınlarına iade-i itibar peşinde niceleri bugünlerde. Söz konusu girişim sadece din adamlarının, bilhassa Katolik Kilisesi nin iktidarlarını ve o iktidarı ellerinde tutabilmek için bellettikleri hiyerarşik değerleri sorgulamakla kalmıyor; aynı zamanda, ataerkil öğretilerin hayli derine yerleşmiş, içsellestirilmiş sinir köklerini de sızım sızım sızlatmayı hedefliyor. Bu tepkisel hareketin en dikkat çekici yanı, agnostiklerden ateistlerden panteistlerden filan değil, bizzat tek tanrılı dinlerin içinden, yani dindar insanlardan müteşekkil cemaatlerden çıkıyor olması. Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin kötü kadınlarını yeni ve "tarafsız" bir gözle değerlendirme talebinde bulunanlar, gene ekseriya dini bütün Hıristiyanlar ya da Yahudiler.
Kötü kadınların anası, piri, üstadı İslamiyet te karşılığı olmayan, Yahudi anlatılarına has Lilith figürü. İnanışa göre insanlık tarihindeki ilk ve hiç olmazsa bir müddet boyunca, tek kadın o. Velhasıl, Tanrı nın yarattığı ilk cinsi latif Havva anamız değil. Üstelik Lilith öyle kaburga kemiğinden filan değil, düpedüz çamurdan yaratılmış. Yani Adem ile aynı malzemeden, eşit koşullar altında. Peki Lilith e ne oldu da hem ortadan hem de gelecek kuşakların hafızalarından kayboldu? Cevap: Emre itaatsizlik ve EGO. Anlatıya göre, Şeytan ı ele geçiren kibir, Lilith de de fazlasıyla mevcuttu. Tıpkı Şeytan gibi o da Adem e itaat etmeyi reddetti ve bu yüzden Tanrı tarafından lanetlendi. Dili kürek kadar, alımlı ve tamahkâr, renklerden en çok moru seven ve hep mor giyinen, başına buyruk, aklı bir karış havada Lilith in ne iyi bir eş, ne de fedakâr bir anne olabileceği kesinlik kazanınca, Tanrı onu ortadan kaldırarak yerine Havva yı yarattı. Bu ikinci kadın, birinci kadının tam anlamıyla reddiyesi olarak suret ve vücud kazandı. Lilith ne kadar itaatsiz ve bencil ise, Havva da o kadar paylaşımcı ve iyi yürekliydi. İlkinde aksayan ne varsa, ikincide düzeltildi.
Anlatı şüphesiz çok eski. Yeni olan, Lilith in isminin bugünlerde daha bir olumlu, hatta hani neredeyse kahramanlaştırılarak zikrediliyor oluşu. Amerika daki en güçlü ve etkin Yahudi kadın gruplarından birinin ismi Lilith. Hareketin çıkardığı dergi de aynı ismi taşıyor. Sanılanın aksine, Yahudilik karşıtı filan değil bu kadınlar. Tam tersine, dini içinden, içeriden, eleştirel bir gözle ve feminist bir bilinçle okuyup, hakkı yenen kadın kahramanları birer birer gündeme getirmek niyetindeler.
Kaltaklaştırma politikası!
Lilith hareketi görece sınırlı, entelektüel bir çevreye mahsus kaladursun, bugünlerde Amerika da filizlenen bir başka girişim doğrudan doğruya yığınları içine almayı hedefliyor. Bu sefer aklanan, Yahudiliğin değil, Hıristiyanlığın en güçlü, en kötü kadını: Maria Magdalena.
Yahudiliğin Havva-Lilith karşıtlığı, Hıristiyanlıkta, bilhassa Katolik öğretilerinde Meryem-Maria Magdelena karşıtlığına dönüşmekte gecikmedi. Bu iki model-kadından biri bekaretin, anneliğin, kutsal ve yüce olan ne kadar değer varsa topunun timsali iken, beriki dünyeviliğin, şehvetin, cinselliğin simgesi olarak algılandı. Yüzyıllar boyunca, Hıristiyanlık içindeki en büyük sapkınlık suçmalamalarında Maria Magdalena bir barometre olarak kullanıldı. İsa nın her şeye rağmen onu da sevdiğini iddia edenlere şüpheyle bakılırken, İsa nın onu aslında herkesten çok sevdiğini iddia eden Gnostik ekoller, mistikler sapkınlıkla suçlandı. Katolik kilisesi Magdalena konusunda son derece katı ve olumsuz. Ama bir yandan da, İsa çarmıha gerilirken Magdalena nın onun çocuğuna hamile olduğu, kimi Avrupa kraliyet ailelerinin bu çocuğun soyundan geldiği savı kimi yerlerde kabul görüp, resmi bir öğretiye dönüştü. Fransa da aristokrasinin kimi simalarının (bu arada Prenses Diana nın da) bu soydan geldiğine inanılıyor. Fakat soyunu Maria Magdalena ya dayandıranlar dahi onu açıktan açığa aklamaya yanaşmamıştı bunca zaman.
1995 de Papa nın mevzuya son noktayı koyma gayretkeşliğiyle yaptığı tahammül yoksunu çıkış Magdelena cıları bir nebze dahi yavaşlatmışa benzemiyor. Kilise ve bilhassa Vatikan gelişmelere uzaktan uzağa şüphe ve tepkiyle bakadursun, kimi din grupları California da Magdalena ayinleri düzenlemeye başladı bile. Yakın zamanda Time dergisi Magdalena taraftarlarının ne dolaplar çevirdigi sorusuna eğilmeye lüzum duyunca, dergiye demeç veren dinler tarihi profesörü Jane Schaberg konunun sadece din ve iman meselesi olarak değil, kolektif hafızalarımızın nasıl biçimlendiği sorusunu tartışmaya açmak bakımından da dikkat çekici olduğunu dile getirdi. Schaberg e göre, yaşanan süreç bir nevi "kaltaklaştırma politikası".
Velhasıl, Magdalena nın başına gelenler dünyanın onca yerinde ataerkil yapılara ve öğretilere itaatte kusur eden kadınların başlarına gelenlerden o kadar da farklı değil.
Nerede sıradışı, mor renge meyyal bir kadın varsa, mimleyip, anında kaltağa çeviriyor egemen anlatı.
17-08-2003