. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Arka plan

8 Mart, Amerika ya arka kapıdan geldi bu sene, eskisi kadar iyi ağırlanmayacağını bilircesine. Bugün itibarıyla "kadınlara tanınmış-tanınmamış haklar" söz konusu olduğunda, ne Clara Zetkin, ne sufrajetler artık insanların aklına ilk gelen. Onun yerine herkes varsa yoksa Janet Jackson hadisesiyle meşgul. Haftalardır tek bir görüntüyle çalkalanıyor Amerika. Yerel ve ulusal televizyon kanallarında tekrar tekrar gösteriliyor
aynı sahne. 140 milyon insanı ekran başına sabitlemeyi başaran ve büyük fenomen halini alan "Super Bowl" spor karşılaşması arasında Janet Jackson un verdiği konserde şovun bir parcası olarak korsesini açtırıp, tek göğsünü cümle aleme sergilediği o meşum sahne. Takip eden günlerde öylesine yaygın ve velveleci bir tepki uyandırdı ki bu hadise, önce Janet Jackson, ardından olaydan sorumlu tutulan herkes tek tek kendi üslubunca çıkıp özür diledi halktan, "istemeden de olsa aileleri ve ailevi değerleri incittikleri" için. Ama sular durulmuşa benzemiyor. İlla ki bir fatura kesilecek, bilhassa da MTV ye. Bu arada envai çeşit yerel radyo ve gazete atağa kalkmış durumda. Bu hadiseyi "nicedir meydanı boş bulup, dört nala at koşturan liberallerin, solcuların, ahlâksızların memleketi getirdiği nokta" olarak algılayanların sayısı giderek kabarıyor. 8 Mart da ne yapsın, koordinatların böylesine karıştığı, muhafazakâr söylemin her bahaneyi kendine yonttuğu bir ortamda, parmaklarının ucuna basa basa, çekine çekine geldi bu sene Amerika ya.


Oysa 1970 li yıllarda tam tersine, kapılarda karşılanır, el üstünde tutulurdu. Doğum kontrol haplarının yaygınlaştığı, feminist bilincin bir daha hiç olamayacağı kadar güç ve gaz aldığı seneler. 1980 lerde bu ana akımı çeşitli alt grupların mücadelesi izledi, siyahlar, eşcinseller, Hispanik azınlıklar birer birer boy gösterdiler. 1990 lar boyunca aktivizmden usul usul kuramsal tartışmalara kaydı temel vurgu. Sonra 2000 li yıllar biterken, bir de baktık ne aktivizm var ortalıkta ne de teorinin eski albenisi. Kadın hareketinin kuramsal öncüleri üniversite kampuslarından çıkmıyor artık. Etrafı çevrili adacıklarda sürdürüyorlar yaşamlarını. "Ali, Veli, bir de bizim oğlan" misali hep aynı isimlerden mürekkep, aile arasında bir akademik tartışma geride kalan.

 

Annelik testinden geçmek
Peki ya ilerici kampus adalarının dışında ne var? Alttan alta güzergahını çizmiş bir akıntı halinde seyreden son derece köklü, kudretli ve giderek sesi daha saldırgan çıkan bir muhafazakâr yapı ve o yapının ustaları. Yerel muhafazakâr radyolarda gün geçmiyor ki ahlâk zabıtası bir kadın(!) sunucu, arayanları iyi anne, iyi eş olmamakla suçlamasın. Bazen bilmemkaç sene evvel kürtaj olduğu için hâlâ kendini affetmeyen kadınlar arıyor, sunucu da canlı yayında ne kadar nedamet getirseler dahi gene de aklanamayacaklarını söyleyerek azarlıyor onları. "Çocuk" bir ilahi, meleksi kategori. Çocuk dendi mi akan sular duruyor. Bir dayatma, bir evham, bir salgın, annelik testinden iyi puan alamama endişesi artık değil sönmek, tavsamasına dahi izin verilmeyen bir ateş. O yandıkça en yakındaki kadınların olası tüm sivrilikleri, uyumsuzlukları kuruyor.


Muhafazakâr söylem gemi böylesine azıya alınca, temel öğreti böylesine kudretli olunca, ondan sapmak isteyenler de farklılıklarını olabildiğince vurgulamakta arıyor çözümü. Ne var ki eskiden New York ta, New Orleans ta, San Francisco da, hatta Seattle da bohem kültürlerin doğmasına vesile olan bu "içe çekilme" şimdi sadece "kabuğuna çekilmeye" dönüşmüş durumda. Kendine has dili, tabirleri, adetleri, kahramanları, sinikliği ve iflah olmaz nihilizmiyle bohem kültürden geriye kalan küçücük su birikintileri yalnızca.


Peki Amerikan kadınları ne kadar ilgili dünyanın başka başka yerlerinde yaşayan hemcinslerinin akıbetiyle? İki cevabı var bu sorunun, iki eğilim, çelişkili gibi görünse de aslında uyum içinde. Bir taraftan alabildiğine kayıtsızlık. Çoğunluk zaten bilmiyor, bilme gereği duymuyor dünya haritası üzerinde kimin nerede, nasıl olduğunu. Beri yanda dünya kadınları ile yakından ilgilenen, ama her şeyi acıya indirgeyen bir anlayış. Bir başka ülke ile ilgilenmek o ülkede çekilen acıları vurgulamak demek. Senenin en çok satan kitapları arasında İran dan, Afganistan dan ezik kadın hikâyeleri olması şaşırtıcı değil. "Orda bir köy var uzakta, iyi ki orda yaşamıyoruz..."

 

Velhasıl, aktivizm gerilere itilmiş, kuramsal tartışmalar hiçbir toplumsal gelişme önermeyen dilsel oyunlara indirgenerek kampuslar içinde sınırlı kalmış, alt kültürler kendi Goth kozaları içine çekilmiş ve dünyanın geri kalanıyla temas, bir "acı ve acıma ekseni" üzerine kurulmuşken, 8 Mart ne yapsın, o da bu sene arka kapıdan geldi buralara.

 

07/03/2004

 

İzlenme : 4432
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us