. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Hanımlar Günü

İnsan yüz kere çekiştirir mi birini, hem de tıpatıp aynı kelimelerle? İnsan bin kez anlatır mı bir hadiseyi, hem de aynı seyirciye?

 

 

Meğer ne çok özlemişim, bilmeden yokluğunu çektiğimi. Ankara-İstanbul arasında mekik dokuya dokuya geçen yaz mevsimin sonlarına doğru bir öğle vakti, önümde bilgisayar, açık kitaplar, pencereden esmemekte direnen rüzgâr, çalışıyorum bir makale üzerinde. Derken aralık kapıdan sızan kahkahalar... fütürsuz, umarsız, birbirini tetikleyen... Giderek yükseliyor kelimelerin tonu, giderek kabarıyor kahkahalar, hep birlikte gülüp, hep birlikte beddua edip, aynı anda konuşuyorlar. Tek bir sohbetin içinde damar damar beş ayrı sohbet devam ediyor. Boğaz ın suları gibi birbirine karışmadan akmayı başarıyor dişil muhabbet akıntıları. Buradalar! Aşağıdalar! Topluca gelmiş, oturmuşlar. "Hanımlargünü" var bugün bu evde: Teyzeler, anneler, anneanneler çökmüş koltuklara, yorgun bacaklarını uzatmışlar halıya ve böylesi günlerin şaşmaz tuzu biberi dekoru maskotu çocuklar dolanıyor ortalıkta. Kek kokuları havada. Evsahibinin yaptığı üç çeşit kek, tek tek misafirin getirdiği sürüsüne bereket kek... incir ve tarçın ve portakal kokuyor ortalık. Çay kaşıklarının şıngırtısı. Kapıyorum bilgisayarı, süzülüyorum kapıdan. İki adım atıp duruyorum. Çöküyorum olduğum yere, merdivenlerin tepesine. Ne aralarına karışabiliyor ne de onlara kayıtsız kalabiliyorum. Yerde kimseye belli etmeden oturuyorum bir müddet. dinliyorum.

 

Dinledikçe Hatırlıyorum

Her gün yeni bir gün olsun isterdim eskiden. Oysa onların ritmi tamamen tekerrür üzerine kuruluyordu. Daha evvel binlerce kez konuştukları bir konuyu, bir sonraki hanımlargünü nde gene aynı şevkle, ilk defa konuşuyormuşçasına anlatırlardı birbirlerine. Şaşkın bakardım yüzlerine. Anlatan da anlatılan da bilirdi konuyu. Hatta anlatan yeterince sündüre sündüre anlatamadı mı, dinleyenlerden biri müdahale edip anlatmayı sürdürürdü. Bilineni tekrardan alınan bu keyif kanımı dondururdu o vakitler. Şaşırırdım. İnsan yüz kez çekiştirir mi birini, hem de tıpatıp aynı kelimelerle? İnsan bin kez anlatır mı bir hadiseyi, hem de aynı seyirciye? Onlar yadırgamazlardı. Tekerrürler üzerine kuruluydu hanımlargünleri nin sohbetleri. Çocuktum, aralarında dolaşırdım. Kokuları ve ayrıntıları ve kelimeleri toplardım, yanlışlıkla sahneye düşüvermiş, düşüp de repliğini unutmuş bir acemi aktör gibi nerede ne söylemem gerektiğini şaşırarak. Ama bereket pek bir şey söylemem gerekmezdi. Kimin kızı, kimin torunu olduğumdu önemli olan. Bana baktıkça geçmişlerini görürlerdi benim geleceğimde. Hanımlargünü nde kadınlar birbirlerinin mazisini okur çocuklarının ve torunlarının sûretinde. Bu yüzden işte bu yüzden en sevinçli anlarında bile bir keder, en geveze hallerinde bile bir suskunluk, dile getirilemeyenler...

 

Ne çok anlatırlardı, hiç susmamacasına. Yüksek perdeden hararetli hararetli konuşurlardı, daha evvel hiç konuşmamışçasına. Ve ben bir müddet sonra bırakırdım kendimi kelimelerin kokuların tekrar akışına. Rahatlardım. Bir dilim kek tutuştururlardı elime. Çocukluğun evreninden kâh merak kâh dehşet kâh aşkla bakardım bu kadınlara... ilerde onlardan biri olacağımı olmayacağımı sezercesine.

 

Kalkıyorum çöktüğüm yerden. Bilgisayarın başına geçmek gelmiyor içimden. Yazmak istemiyorum bugün. Ne de okumak, araştırmak, düşünmek, taşınmak... İniyorum merdivenleri. Geldiğimi görünce şöyle bir susar gibi olsalar da anında devam ediyorlar kaldıkları yerden. Aralarına oturuyorum. Hanımlargünü nün akışına bırakıyorum kendimi. Birisi bir tabak kek tutuşturuyor elime. Daha evvel onlarca kez dinlediğim "Refika Hanım ın piknikte gelinine ettikleri" hikayesini dönüp bana ilgiyle anlatmaya başlıyor birisi. Aralarda öteki kadınlar giriyor koro halinde. Suskun, sakin bir kız çocuğuyum yeniden. Ağzımda dağılan incir tadı ilgiyle dinliyorum.

 

Eylül 2004

 

İzlenme : 7429
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us