. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Bir Kitabı Tekrar Okumak

Ev taşımanın hoş taraflarından biri, insana vaktiyle hangi kitapları okumuş olduğunu hatırlatmasıdır. Açar merakla bakarsınız çok önce iştahla okuduğunuz bir kitabın sayfalarına düştüğünüz notlara, koyduğunuz işaretlere, okurken hiç unutmayacağınızı sandığınız ama çarçabuk hafızanızdan uçurduğunuz ya da belli ki bir zamanlar pek beğendiğiniz ama şimdi o kadar da anlamlı bulmadığınız altı çizili, kenarları yıldızlı cümleler. Ama malum, ev taşımanın nahoş yanları da vardır. Bunlardan biri de, kitapların ne denli uçarı, edebiyatın nasıl da geçici olabileceğini insanın yüzüne sille tokat çarpmasıdır.

 

-"Bütün bu kitapları okudun mu şimdi?" diye şüpheyle sordu, üst üste yığılmış kolilerin, haşat olmuş kutuların arasında kendine yer açıp da kütüphanelerimi kurmaya çalışan ve benimle nedense kırk yıllık ahbap çavuşmuşuz gibi konuşan saçları havuç rengi marangoz. Başımı salladım, tereddüt içinde. Daha önce hiç saçları havuç rengi bir marangoza rastlamadıkları için merakla adamın kafasına takılan gözlerimi oradan ayırıp kitaplarıma çevirdim. Okumasına okumuş olmalıyım ama bir kısmından pek bir şey kalmamış geriye. Kimi kitaptan sadece bir his, kiminden birkaç hikaye, kimindense tık yok. Yıllar evvel okuduklarım da böyle bulanık hatırladıklarım arasında, yakın zamanda okuduklarım da. Marangoz beklediği cevabı alamayınca dönüp şüpheyle süzdü beni. Ben de şüpheyle süzdüm kendi durumumu. Niçin hatırlayamıyorum? Madem uçup gidecek, ne demeye sürüklüyorum o şehirden o şehire, bu evden bu eve peşimde onca kitabı? Üstelik kitap sayısı arttıkça koliler artıyor, koliler arttıkça kurulması gereken raflar çoğalıyor, taşınma masrafları kabarıyor.

 

-"Benim küçük oğlan da pek meraklı okumaya" dedi. Sesi renksizdi, ne övünür gibi bir hali vardı, ne de şikâyet eder gibi. Daha çok bir saptamada bulunur gibiydi. Belki de henüz kararını vermemişti; bundan iyi bir şey de çıkabilirdi, anlamsız bir şey de. Birden içimden bütün kitaplarımı marangozun küçük oğluna vermek geçti. Eğer şimdi kıtalararası bir yolculuğa çıksaydım, yanımda götüremeyeceğin için zaten götürmeyeceğim bunca kitabı, çoğundan geriye pek de fazla bir şey kalmamış bunca kitabı onları sevecek birine vermek ve hepsinden kurtulmak geçti içimden. "Aslında..." diye başladım lafa. Marangoz döndü baktı. "Aslında bunların hepsini oğluna götürmelisin" demek üzerine açtığım ağzımdan, "Aslında çok iyi bir şey okumaya meraklı olması" gibi abuk bir laf çıkıverdi aniden. Marangoz sırf bana ayıp olmasın diye başıyla onaylayıp, işine döndü. Anladım ki, değil kitaplığımı dağıtmak, tek bir kitabımı bile veremiyorum. Belki, bütün bu kitapları hatırlamasam bile onları okurken duyduğum merakı, aldığım keyfi unutmadığım için. Belki, kendi kuşağımdaki pek çok çocuk gibi, cumhuriyet ilkelerine bağlı orta sınıf Türk aile yapısı içinde kitaplara atfedilen o soyut ve nahif kutsallıktan etkilenerek büyüdüğüm için. Belki de, kendi kitaplarımın da birileri tarafından ev taşınırken rahatlıkla elden çıkartıldığını düşünmek istemediğimden, yani kitabın ne denli geçici olabileceği fikrini içime sindiremediğimden.

 

Ölümsüzlük arayışı edebiyata yön veren temel akıntılardan biri olabilir. Ama bir o kadar güçlü olduğu halde, dipten giden, daha bilinmez bir başka akıntı daha var: geçicilik. Tıpkı kalıcılık arzusu ve ölümsüzlük arayışı gibi, geçicilik fikri ve göçebelik alışkanlığı da insanı yazmaya teşvik edebilir. Ve unutmak, o kadar da kötü bir şey olmayabilir böyle zamanlarda. İnsan bir kitabı yazarken nasıl sıkıntı çektiğini, nelerden feragat ettiğini, tam olarak nasıl günler geçirdiğini unutmalı ki, tekrar yazabilsin. Tıpkı hayat gibi, edebiyat da ikibaşlı. Bir taraftan mekansal-zamansal sınırları tanımadan bambaşka kültürler, farklı farklı devirler arasında yolculuk yapan romanlar, hikayeler, şiirler... Bir yandan tıpkı bir parfüm kadar uçucu bir tüketim nesnesi olan kitaplar...

 

Marangoz nihayet aynı model iki kütüphaneyi karşılıklı kurduğunda, gözucuyla keskin bir hesap yapıp "ucu ucuna sığar bu kitaplar bu raflara, daha fazlasına kaldırmaz. Sen de yeni kitap alma artık, hele bi elindekileri tekrar oku" dedi. Bir kitabı tekrar okumalıyım. En azından bir sebebim var. İçlerinden hangilerinin saçları havuç rengi bir çocuğun hoşuna gidebileceğini anlamak için, bütün kitaplarımı tekrar okumalıyım.

 

 

E Dergisi, Sayı 28, Temmuz 2001

 

İzlenme : 5954
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us