Şimdilerde Amerikan basını “kendi yazdıklarının etkisinde kalanlar”, “hikâyeleri yaşayarak yazanlar-yazarken yaşayanlar”, “hakikatin sınırları” benzeri kallavi başlıklarla süslenmiş inceleme yazıları yayımlamakla meşgul; gaflet dizboyu, sanki başka türlü yazılabilirmiş gibi…
Amerika’da son dönem ortalığı karıştıran, New York Times’da her bestseller eserin sığ ya da şişirilmiş addedilmek zorunda olmadığını hatırlatan, “yazının bireyselliği” ile “aktivizm” arasındaki bağları yeniden sorgulatan nadir kitaplardan birinin yazarıydı Iris Chang. Yaşı 36. Japon hükümetinin kuşaklar boyunca ürettiği, bellettiği, içselleştirdiği resmi tarih söylemine karşı gelişen uluslararası eylemin sembolü oluvermişti kitabı. “Irzına Geçilen Nanking” başlıklı araştırmada Chang, İkinci Dünya Savaşı boyunca Japon askerleri tarafından ırzına geçilen, öldürülen, işkence edilen Çinlilerin hikâyelerini kaleme almıştı. Kitabın piyasaya çıkmasıyla beraber övgüden de sövgüden de bol bol nasibini alacaktı ifrat ve tefrit sarkacında. Çin hükümeti onu yılın kadını seçerken, Japonya’daki aşırı sağ kanat, öfke ve hakaret bombardımanına tuttu mesela. Amerika’daki Çinliler onu “örnek alınacak kadın” ilan ederken, yine bu ülkedeki kimi Japonlar kalemini siyasete ve şan şöhret arayışına alet etmekle suçladılar. Ya çok sevildi, ya çok nefret edildi. Ortası yok.
Picus, Sayı 17, Aralık 2004