. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Doğu-Batı ekseni ve ötesi

2003 Nobel Barış Ödülü’nün Şirin Ebadi’ye verildiğinin duyulmasıyla hatırı sayılır bir çalkantı yaşandı hem Batı dünyasında, hem de Batı–Doğu eksenine göre konumlanmış nice cemaat arasında. Ne de olsa 102 senelik tarihi boyunca ilk defa böyle bir alıcısı oluyor Nobel’in. Ne de olsa Ebadi, hem kadın, hem de Müslüman. İran’ın önde gelen ve az sayıdaki kadın hukukçularından. Ödülü aldığını öğrendiğinde bu adımın ülkesindeki insan haklarına ve insan hakları savunucularına destek olacağına inandığını açıkladı. Ve bir de tüm dünyadaki Müslüman kadınlara yönelik bir teşvik olmasını dilediğini ekledi sözlerine, “ki onlar da hakları için mücadele etmekten, kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sıkıntılara başkaldırmaktan bir an bile vazgeçmesinler...” Hem Müslüman hem de feminist olunabilir mi? Niye olunmasın! Siyasi ve kültürel bir alternatif söylemin referansları hem Batı’dan hem Doğu’dan alınabilir mi? İslam modernite ile, insan hakları ile, demokrasi ile uzlaşabilir mi? Geleneksel bir toplum, geleneksel olmayan kriterle donüştürülebilir mi? Sahi İran değişir mi? Ve dahi dünya İran’a karşı tutumunda değişir mi? Şirin Ebadi’nin çizgisi tüm bu soruların olumlu cevaplanması demek.

 

Verilen ödül bir mesaj

 

Kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları mücadelelerinde önde gelen simalardan olan ve Tahran Üniversitesi’nde ders veren Ebadi, bugün her ne kadar uluslararası bir isim addedilse de, ne gariptir ki kendi memleketinde o kadar da meşhur, hele hele popüler hiç değil. Üstelik varlığı sistem tarafından bir türlü sindirilemeyenlerden. 1979 İran Devrimi’nden sonra evvela cinsiyetinden, ardından da fikirlerinden ötürü hukukçuluk yapamayacağı anlaşılınca evine, evinin korunaklı mahremiyetine çekilmek yerine, kamusal alanda daha da görünür olmayı yeğleyen; seneler geçtikçe giderek daha muhalif, daha da aktif kesilen Ebadi şimdiye değin birbirinden tartışmalı onlarca davada içeriden dışarıdan söz aldı. 1947 doğumlu kadın hukukçunun tam da bu sene Nobellendirilmiş olması aslında incelikle kodlanmış bir mesaj, anlayana. İki boyutu var bu mesajın; hem ulusal hem de uluslararası arenada.

 

Ulusal düzeyde baktığımızda her şeyden önce çifte bir rolü var Ebadi’nin. Hem İranlı ve orada yaşamayı seçiyor, ama hem de hayli muhalif, sistemi içeriden eleştiriyor. Varlığının desteklenmesi reformların desteklenmesi anlamına geliyor. O ve onun gibiler, Mohammed Hatami’nin cumhurbaşkanı seçilmesine kadar uzanan süreç ertesinde atağa geçmekte gecikmeyen muhafazakar, değişim karşıtı kesime karşı bir barikat niteliğinde. Ebadi, devrimden sonra ülkede pek çok şeyin yanlış gittiğini, sistemde yapısal aksaklıklar olduğunu ve bunların giderilmesinde İslam dininin bir engel değil, tam tersine bir takviye olacağını düşünüyor. Bir başka ifadeyle, dinin modernitenin gereklerine göre yorumlanabileceğine, değişebileceğine inanıyor. Her şeyden evvel ifade ve düşünce özgürlüğünden yana. Ve mesele en can alıcı tema olan “farklılıklar”, hele hele dinsel farklılıklara gelince, öyle niceleri gibi yan çizmiyor. Alabildiğine tutarlı tutumunda. Pek çok Şii din adamı İran’daki en büyük dini azınlık olan Bahaileri sapkınlıkla suçlayadursun, Ebadi onların fikirlerini ve inançlarını serbestçe paylaşabilmelerinden yana. 1979’dan bu yana defalarca kez tutuklandı, saldırıya uğradı, sürgüne gönderildi Bahailer. Ebadi tüm bu zaman zarfında, dinen, fikren onlara katılmadığı halde özgürlükleri için çalıştı. Keza, 1999 senesinde Tahran Üniversitesi’ne düzenlenen saldırılarla ilgili soruşturmalarda, sistemin hışmına uğrayan ve acısını rahatlıkla çıkartabileceği reformist öğrenci grubunun davalarını üstlendi. Şirin Ebadi memleketindeki aidiyet haritalarında damar damar açılan yeni yollardan birinin sembolü. Kısacası Nobel Komitesi İran’ın ne denli heterojen ve aslında değişken olduğunu, olabileceğini, İslam ülkelerinin yekpare değişmez yapılar olmadığını da teslim etmiş oldu bu ödülü ona vererek.

 

Uluslararası arenaya gelince, bu düzeyde de çözülecek mesajlar var. Her şeyden evvel bu sene Nobel’i artık hayli yaşlanan Papa’nın alması bekleniyordu. Bir anlamda bu sene onun senesi olacaktı. Vatikan uluslararası arenada söz sahibi gibi görünmekten köşe bucak kaçarak, “son anda ağırlığını koyarak dengeleri belirleyen güç” izlenimi verme arzusunda. Bu niyetle ABD’nin Irak’a müdahalesine karşı çıkmıştı son anda. Ama uluslararası arenada görece daha eleştirel olabilen papalık mesele “özel hayata” gelince son derece tutucu ve bariz surette kadın düşmanı. Kürtaj, konuşulması bile yasak bir konu Vatikan’ın nezdinde. Cinsellik illa ki utanca meyyal. Yasaklar–kurallar–korkular dünyasında dışlayıcı bir evren örmüş kendine Vatikan, tıpkı İslamiyet içinde bunu yapanlar olduğu gibi. Bu sene Nobel’in Papa Jean Paul’e verilmemesi işte tüm bu konuları da içeren hayli stratejik bir adım aslında.

 

Hıristiyanlar ile Müslümanların temelde ve uzlaşmaz bir biçimde ayrıştığını iddia edenlere, İslamiyet’i kendi içinde yekpare ve değişmez addedenlere, bir sistemin ya tamamen içinde ya da sürgününde olmak gerektiğini, asla içeriden dönüştürülemeyeceğini öne sürenlere ve İslam dininin Batı siyaset kuramını meşgul eden en temel sorulardan muaf olduğunu zannedenlere, yani dünyayı uzlaşmaz kamplara, insanları birbirinin dilini konuşamaz gruplara bölenlere karşı hayli manidar, küçümsenmemesi gereken bir adım bu sene Nobel Barış Ödülü’nü alan kişinin hem Müslüman, hem muhalif, hem hukukçu, hem aktivist, üstüne üstlük bir de kadın olması...

 

12.10.2003

 

İzlenme : 3975
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us