. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Avrupa’daki Türklerin sitemi

 

Geçen haftaki “Turcophobia” (Türk korkusu) başlıklı yazımdan sonra Avrupa’nın çeşitli köşelerinde yaşayan Türklerden çok sayıda e-mail aldım.

Bunların neredeyse tamamına yakını, son zamanlarda bazı Avrupa ülkelerinde giderek arttığı gözlemlenen Türkiye karşıtı akımlardan ve girişimlerden endişe duyduklarını ifade etmekte ve bu konunun daha fazla işlenmesini istemekteydi. Mektuplarda kullanılan dile ve üsluba takıldı kaldı aklım. Kırgın, küskün, sitemkâr; ama bir o kadar kızgın ve tepkisel... Dikkatimi çeken bir başka husus daha var. Bu e-mail’leri yazanların neredeyse tamamına yakını üçüncü kuşak göçmen ailelerin çocukları. Yani, Avrupa ülkelerinde doğmuş ve oraların vatandaşlığını taşıyan Türk kökenli bireyler. Ne var ki şimdi kendilerini o ülkelere ait görememekte, olsa olsa dışlanmış, haksızlığa uğramış hissetmekteler.

“Eğer bu soykırım yasasını çıkarırlarsa biz de aynı şekilde karşılık vermeliyiz.” diye yazmış Fransa’dan yazan bir Zaman okuru; “Fransa’nın Cezayir’deki insan hakları ihlallerini anıtlaştırsak, nasıl hissederler acaba? Bize demokrasi dersi verenlerin kendileri ne kadar demokrat acaba?” Bir başka okur, “Soykırım yasasına karşı çıkan yazınız burada yankı uyandırdı. Çünkü siz 301. maddeden yargılandınız, hem de Ermeni meselesi yüzünden, Fransızların gözünde bu böyle. Şimdi biz kalkıp Fransa’nın yaptığını eleştirsek, bizi dinlemezler. Ama siz ve sizin gibi yazarlar eleştirirse, sizi dinlerler. Lütfen Türklerin ne hissettiğini anlatın Fransızlara, buralara hitap edin.” diye yazmış. Bu tür talepler içeren mektupların yanı sıra doğrudan kızanlar da var. Mesela bir başka okur beni de içine aldığını söylediği “tuzu kuru beyaz-Türk aydınları”na çatmış. “Sizler ya iyi niyetten, ya gafletten, artık hangisi bilemem, Ermenilere zeytin dalı uzattınız. İşte sonuçları... Buyrun gördünüz. Bizde bir deyim vardır, elini verirsen kolunu kaptırırsın diye. Elini verirsen Ermenilere, kolunu kapmak isterler.” Belli ki bu okur, dünyaya ve insanlığa ‘biz’ ve ‘onlar’ ayırımı üzerinden bakıyor. Tüm Ermenileri ‘onlar’ diye genelliyor ve öteliyor kendinden, yani ‘biz’ grubundan.

Mektuplardan biri diğerlerinden çok daha farklı bir üslupla kaleme alınmış. “Aslında hani ARAF diyorsunuz ya, bizimkisi tam da öyle bir şey... Ne orada ne burada... İki arada yaşamaktayız senelerdir. Türkiye’ye gidince dışarlıklıyız, buralarda ise Türk aşağı Türk yukarı. Şimdi de soykırım yasasını dayattılar. Canımız yanıyor gördüğümüz muamele karşısında.”

Fransa’da çıkarılmaya çalışılan soykırım yasası son derece kaygı verici bir gelişme. Bu yasa her şeyden önce bireylerin en temel hakkını, yani ifade özgürlüğünü engelleyecek, tarihi siyasete alet edecek, Türkiye karşıtı akımları da Türk milliyetçiliğini de fitilleyecek, aydın fikirli insanların hareket alanını kısıtlayacak, meydanı hamaset söyleminden gaz alanlara bırakacak ve ne yazık ki Ermenilerle Türkler arasındaki olası dostluk köprülerini aşındıracak. Bu çerçevede Avrupa’daki Türkler tepki göstermekte elbette haklılar. Canı yanan insan acısını, sitemini elbette dile getirecek. Ancak Avrupa’daki Türkleri de, bizleri de çok önemli bir yol ayırımı bekliyor. Artan Turcophobia’ya Türk milliyetçiliğiyle mi cevap verilecek? Tepkiye tepkiyle, hırçınlığa hırçınlıkla, katı-milliyetçi söylemlere benzer şekilde katı-milliyetçi söylemlerle mi karşılık vermeli? Küsüp sırt çevirmek mi yoksa diyaloğa inanıp, demokratik platformlar içinden sesini duyurmak mı daha doğru? Eğer Türkiye, Avrupa’ya sırt çevirirse bundan kim kazançlı çıkacak? Zaten “İslam ve Batı demokrasisinin yan yana yaşayamayacağını iddia eden medeniyetler çatışması tezi”ne inananların ekmeğine yağ sürmekten başka ne işe yarayacak hamasete hamaset ile yanıt vermek?

Her türlü katı-milliyetçi dogmayı sorgulamaya hazır, evrensel insan haklarına inanan, demokrasiden şaşmayan, Türkiye’de de Fransa’da da ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına aynı şekilde aynı samimiyetle karşı çıkan bir başka yol geliştiremez miyiz? Türkiye, şimdiye kadar bu konuda ne zaman ultra-milliyetçi/duygusal/tepkisel söylemler geliştirse uluslararası arenada da iç politikada da çok şey kaybetti. Aynı hatayı tekrarlamayabiliriz. Önümüzde bir yol ayırımı var.

 

10.10.2006

 

İzlenme : 2947
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us