Kırk yıllık sarımsak ne vakit oluverdi nöbet şekeri?
Her şey geçen sonbahar Britney Spears’ın havaalanında çantasından biletini çıkarırken kazara ufacık, mavimtırak bir şişe düşürmesiyle başladı. Spears, Amerika’da bilhassa 11-18 yaş grubundaki kızlar için ulaşılmaz bir pop ikonu, illa ki taklit edilmesi gereken bir ayna-imge, adeta bir “sunak”.
Bozuntuya vermeden çarçabuk şişeyi cebine attıysa da gazeteciler muhteviyatını keşfetmekte gecikmeyeceklerdi: Zayıflama tabletleri! Spears kafeinden ve otlardan, bilhassa yerba mate olarak bilinen bir bitkiden imal edilen ve milyonlarca Amerikalı kadının zaten nicedir kullanmakta olduğu zayıflama tabletlerinden taşıyordu yanında. Hani bildik sorudur, ıssız bir adaya giderken yanınıza ne alacağınız. Britney Spears için cevap aşikar: Zayıflama tabletleri. Boyalı basının baş tacı ettiği, yaza yaza bitiremediği bu hadise söz konusu bitki kapsüllerinin satışını daha da artırdı mı bilinmez; ama şurası bir gerçek ki salgın halinde yayılan bir “bitkilerden medet bekleme” furyası var buralarda.
Söz konusu bitkiler ne kadar egzotik, isimlerini telaffuz etmek ne kadar zor olursa o kadar makbul. Fiji Adaları’na has bilmem ne çiçeğinin tohumu, sadece yağmur ormanlarında rastlanılan bir mantarın kökü, Çin’de yetişen bir yer sarmaşığı. Bitkilerin anavatanı ne denli ırak olursa, o kadar mucizevi geliyorlar kulağa. Bilinçaltına işlemiş, inatla tutunan bir yaklaşım var: Doğu haritasız, nerede başlayıp nereye uzandığı belirsiz; ama nedense herkesin varlığından pek emin olduğu, içinde esrarengiz şeylerin vuku bulduğu bir muamma diyar. Yeter ki oradan gelmiş olsun, bir maydanoz sapı bile “efsunlu” görünebilir göze. Karbonhidrat eritmek için yemeklerden önce bir bitki kapsülü, yediğiniz yemekteki yağları vücudunuz çözemeden atsın diye yemekten hemen sonra bir başka bitki kapsülü, bu arada her gün alınması icap eden ve kadınlar-erkekler-çocuklar-hamileler-evde kalmışlar için ayrı ayrı piyasalara sürülen bitki ağırlıklı vitamin hapları ve tüm bunlara rağmen olur da bunalıma girerseniz bitki özlerinden yapma stres yatıştırma ilaçları.
Bitkilerden mucize bekleme furyası sadece ilaç endüstrisiyle sınırlı kalmıyor. En basit kafeden en şık lokantaya kadar her yere nüfuz etmiş durumda bu salgın. Kahvaltıda yenen mısır gevreğinin içinde Peru dağlarından toplanan bilmem ne otunun yaprağı varsa daha bir zinde ve mesut olacağınız inancıyla başlıyorsunuz güne. Her zaman aldığınız zeytinyağı şişesinin içine Pireneler’den koparılmış falanca çiçeğin sapı ile İtalyan kıyılarından getirilmiş filanca biber atılınca, zeytinyağı zeytinyağı olmaktan çıkıp, oluyor bir fetiş-mal. Çok çok özel insanlar için çok çok özel üretilmiş. Bir de bakmışsınız ki bildiğimiz canım zeytinyağı, sınıf atlamanın, nezih ve rafine bir kültürün, sıra dışılığın ve ne hikmettir ki başka (ekseriya daha “geri”) kültürlere sempati duymanın simgesine dönüşmüş.
Sağlıklı beslenme arzusu her türlü sağlıksız besine uygulanacak kadar çığırından çıkıp ortalığı kapladığından bu sis içre göz gözü görmüyor pek. Şekerlemeler, çikolatalar, pastalar dahi filanca vitamin ya da falanca bitkinin özünü taşıyor. Ona göre fiyatları da artıyor, gördükleri itibar da. Her gün avuç avuç vitamin yutmak, henüz tam olarak yarar ve zarar dereceleri bilinmeyen bitkisel kapsüllerden mucizeler ummak, minnacık şişelerde şık paketlerde imal edilince bildiğimiz otları iksir, sarımsağı şeker sanmak, Amerikan orta-üst sınıfı, Avrupa burjuvazisi ile sınırlı değil bu moda. Türkiye burjuvazisi de dolu dizgin aynı mecrada. İdeolojilerin, öğretilerin gündelik hayatımızın her alanına nasıl da nüfuz ettiğini görmek için “yemek ve yememek endüstrisi”ne yakından bakmak yeter. Kim demiş siyaset sadece mecliste, meydanlardadır. Siyaset her yerdedir, bilhassa en beklenmedik en ayrıntı kuytularda ve sanılanın aksine bir şişecik zayıflama tableti “hafif” değil, alabildiğine politiktir.
29.02.2004