. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Türkiye de çevirmen olmak...

"Türkiyede yazar olmak nasıl bir şey?" sorusuyla sık sık karşılaşıyorum. Ama ben bugün alışageldiğim gibi bu meseleyi değil, başka bir soruyu düşünmek istiyorum: "Türkiye de çevirmen olmak nasıl bir şey?"

Nasıl bir şey ince ince bir edebi metni, bütün bir kitabı haftalar aylar, bazen senelerce didinerek, kimi zaman yazarından da daha çok düşünüp hatta ondan daha iyi ifade ederek, alıp bir dilden bir başka dilin karasularına taşımak? Nasıl bir şey insanların ısrarla kendilerini milliyetçilikler ekseninde tanımladığı bu çağda ulusal sınırları, kültürel önyargıları kelimelerin gücüyle aşmak? Nasıl bir şey kültürler arasındaki dilsel, dolayısıyla zihinsel yakınlıkların, kelime ve ifade benzerliklerinin yahut tam tersine, bir dilden bir başka dile kolay kolay geçiş yapamayan dil cambazlıklarının fazlasıyla farkında olmak? Nasıl bir şey sadece dil felsefesi değil, toplumlar hakkında da öngörü sahibi olmak ve bunları kimseyle tam olarak paylaşamamak? Nasıl bir şey ortaya çıkan her eserin, her çeviri kitabın sessiz kahramanı olmak ve bu durumdan gocunmamak? Bazen bana öyle geliyor ki tam anlamıyla bir nefs terbiyesi çevirmen olmak, kat üstüne kat çıkarak ego inşa eden biz yazarların hiç bilemeyeceği türden bir nefs terbiyesi.

Peki nasıl bir şey tüm bunları Türkiye de yapmak? Emeğinin, zamanının, harcadığın enerjinin ve zihin yoğunluğunun ne maddeten ne manen karşılanacağını bile bile gene de gömülmek bir metne, ayırmak saatlerini, seve seve? Metin tamamlanıp çeviri ortaya çıktığında okurların da, yayıncıların da, yazarların da bunca emeği tam anlamıyla asla idrak edemeyeceklerini bile bile çevirmek, çevirmen olmak nasıl bir şey bu memlekette? Üstüne üstlük, emeğinin hakkını tam olarak alamazken bir de açılan davalardan nasibini almak, yok yere suçlanmak, çevirdiğin kitap yüzünden hapis yatma istemiyle mahkemelik olmak, 301. maddenin hedefi haline gelmek nasıl bir şey sahi?

Kitaplarım Türkçeden İngilizceye, İngilizceden Türkçeye çevrilirken her iki dile demir atmış Amerikalı ya da Türk çevirmenlerle çalışma şansını edindim. Çevirmenlerle çalışmak sadece dillere dair değil, her iki kültüre dair gözlem şansı getirdi. Ve bir noktayı çok açık gördüm: Siz dilediğiniz kadar iyi bir yazar olun, son tahlilde çevirmendir sizi bir başka dilde var eden. Ondadır yaratıcılığın tılsımı kültürlerarası bu yolculukta, anladım ki amenna, bir dilden bir dile giderken bu edebi yolculukta kaptan yazar değil, çevirmendir.

Türkiye de gerek edebiyat dünyası gerekse akademi, çevirmenlerin emeklerine çok şey borçlu. Oysa değil takdir görmek, sürekli yok sayılıyor çevirmenler. Yok sayılmadıkları tek bir an var: Dava dosyalarına konu olup, mahkemelere çıkartıldıkları an. Bilmem farkında mısınız, bu ülkede peş peşe çevirmenlere dava açılıyor. Onların davaları büyük patırtılar koparmıyor, tıpkı emekleri gibi problemleri de ikinci planda tutuluyor. Yeterince konuşulmuyor, anlaşılamıyor. Sonuçta, bir de bakmışsınız ki çevirmenlerin adları mahkeme tutanaklarında, dava dosyalarında. Bir yabancı gazeteci Türkiye ye gelse, sorsa nedir bu insanların suçları diye, ne diyeceğiz? Suçları kelimelerin bir dilden bir dile akmasını sağlamak , suçları kitap çevirmek, roman çevirmek, suçları farklı dillerden ve kültürlerden insanlar birbirlerinin seslerine ve hikâyelerine sağır kalmasınlar diye aracılık etmek, suçları çevirmen olmak mı diyeceğiz? Yasalarda bu yarı sürreal yarı gülünç duruma sebep olan açıklar eksiklikler var. Bunların giderilebilmesi için toplumun da devletin de çevirmenlerin taleplerine ve en önemlisi, çevirmenlerin ortak girişimlerine kulak vermeleri gerek.

Son zamanlarda çeşitli sivil toplum örgütleri bu konuda harekete geçti. Hepsinin ortak olarak altını çizdikleri çok temel bir nokta var. Şu anda uygulanan basın yasasının 2. maddesi, eğer kitabın yazarı yurtdışındaysa eser sahibi olarak çevirmeni görmekte ve sorumlu tutmakta. Bu bariz çelişkinin giderilmesi, çevirmen ile eser sahibi arasındaki farkın yasalar karşısında netlikle görülmesi şart. Tabii bir de ifade özgürlüğünü kısıtlayan uygulamaların değişmesi şart ya, o daha başka bahara...

 

10 Nisan 2007

 

İzlenme : 3786
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us