. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Şefkatle anılan kadınlar

 

Feride Çiçekoğlu, sinema-kadın-şehir üçgeninde sevilesi kadınlarıyla İstanbul u anlatıyor. Mesela kitaba adını veren Vesikalı Yarim deki Sabiha, Hem pavyonda sigara içen, hem başını bağlayıp pazara giden, düştüğünde bile dik duran dır...

 

11/05/2007

 

ELİF ŞAFAK

 

 

Dışarıda toz duman. Birikmiş husumet, gemi azıya almış hamaset, sözlü fiziksel şiddet, kutuplaşmaya can atan bir toplumsal yapı, Öteki ni dışlama politikaları, miting meydanları, siyasi belirsizlik, kolektif koyvermişlik... derken göz gözü görmüyor nicedir. Böyle zamanlarda iyi yazılmış bir kitap okumak kadar çok az şey kötümser kuyulardan çıkartabilir bizi. Çıkartıp da gösterebilir hayatın başka yüzlerini, başka hayatlardaki teselli verici benzerlikleri, unuttuğumuz insanlık hallerini. Çok az kitap dar zamanlarda moral ve ışık verebilir insana. Ve iyi yazılmış kitaplar arasında da pek azı hem akıl hem vicdan ürünüdür kanımca. Feride Çiçekoğlu nun Vesikalı Şehir i böyle bir yapıt. Seyrede seyrede büyüdüğümüz, aynasında kendimizi bulduğumuz Türk filmlerinin daha evvel fark etmediğiniz ortak noktalarını buldurtan, filmler üzerinden hem toplumsal tarihimizin seyrüseferini hem kadın-erkek ilişkilerindeki şaşmaz kalıplarını ortaya koyan bir kitap. Şefkat le yazılmış adeta, bilgi birikimi kadar vicdan birikimiyle vücuda gelmiş. Bugünlerde yüreği sıkışan, sevecek sevinecek bir şeyler arayan, elde-değil karamsarlığa kapılan herkese hararetle tavsiye edilecek bir kitap Vesikalı Şehir.
Gece çökünce kadınlarını ürkütür şehir. Ürkütür çünkü erkekleşir. Yürüdüğünüz sokak, hani her gün geçip gittiğiniz güzergâh ansızın yabancılaşıverir; tanıdık bir sima bile huzursuz eder sizi eğer tek başına bir kadınsanız yolda yürüyen. Gece sokaklar tümden erkek, kaldırımlar gene ne hâlâ kadındır. Feride Çiçekoğlu işte her şeye rağmen sokaklara çıkan, özel alanın-koca kanadının güvenliğine sığınmayan ya da sığınamayan kadınların sinemasal hikâyelerini takip eder. Bunu yaparken alabildiğine cömert ve önyargısız bir biz içine alır, şehirde yalnız gezen, gece gezen, bir erkeğin himayesine ihtiyaç duymadan şehirle bütünleşen, yani şehri bir metropol haline getiren kamusal alandaki tüm kadınları . Ne de olsa erkek kendi korkularıyla hesaplaşmazken ve bu hesaplaşmayı sürekli ertelerken, kadınlar evde kocalarını beklemezler, geç gelen kocalara yer yatağı sermezler. Sokaklarda gezerler. Gece yarısı tek başlarına dolmuşa binerler. Kimi karanlık camdan dışarı bakar, kiminin dizleri köşeli, kimin nefesi nane şekeri kokar .

Eşikte olma duygusu
"Gençliğini tarihin rüya gördüğü bir anda yaşamış" olan Feride Çiçekoğlu, yazar EGOsu denilen malum rahatsızlıktan zerre kadar nasibini almadan, titizlikle ve tevazuyla yaklaşmış sinema-şehir-kadın üçgenine. "Kadının tanımlanmış eş ve anne rollerinin dışında bir kimlik bulabilmesi ancak metropole dönüşen şehirde mümkündür. Şehrin ve sinemanın ortak nabzı o yüzden kadının damarlarında atar," fikrinden hareketle. Yazarının bu kadar bilgili- birikimli olduğu halde bilgiyi kendine iktidar heykelcikleri yontmak için kullanmadan yazdığı, hatta kendini geriye çekip salt inceleme konusunu öne çıkarmakla yetindiği kitaba esin veren film ise Vesikalı Yarim .
Vesikalı Yarim de Sabiha nın iki hali, dolunayın iki yüzü aynı anda ifşa olunur seyirciye. "Hem pavyonda sigara içen, hem başını bağlayıp pazara giden. Hem fahişe hem anne." Bir yandan şehrin karşısında kıstırılmış, bir yandan da şehrin üstüne üstüne giden, erkek kalabalıkların arasından kayarcasına yürüyen, elde edilmişken bile ulaşılamaz kalan, düştüğünde bile dik duran Sabiha... Feride Çiçekoğlu bu filmin 1968 de yapılmasının belki tesadüf olduğunu ama 1968 ruhunu taşımasının tesadüfi olmadığının altını çiziyor. Radikal bir film Vesikalı Yarim . Öncü bir anlamda.. Kadınla biten, üstelik şehirde bir başına dolaşan, hiçbir erkeğe sığınmayan bir kadınla bitebilen bir film. Masum kadın ile şuh kadın bölünmüşlüğünü incelerken bu ikilemi iki ayrı kadın üzerinden değil aynı kadına biçilen roller itibarıyla ele alan bir ihlal filmi.
" Vesikalı Yarim filminin şehirli kadınla fahişeliği özdeşleştiren temasını başka filmlerde aradıkça gördüm ki, bu imge, şehrin metropole dönüştüğü maceranın, eskiden kapitalistleşme, şimdilerde modernleşme dediğimiz sürecin sinemadaki yansıması olarak da okunabilirdi." Ne var ki bu bölünmüşlük ne İstanbula ne bizim memleketimize has. O yüzden, Metropolis ten başlamak üzere dünya sinemasından belli başlı örneklerle iki akıntıyı paralel götürüyor Feride Çiçekoğlu kitap boyunca. "Sinema nerededir? Filmlerin ve senaryoların o muhteşem sürekli performansı, dışarıda her yanınızdadır, şehrin dört bir tarafında," diyen Baudrillard gibi şehir ve sinema ilişkisi üzerinden bir kültürün dokusunu kesip biçip analiz ederek.
Vesikalı Şehir üç perdelik bir kitap. Şehrin Zamanı adını taşıyan ilk bölüm 1940 ların Türkiyesi ne götürüyor bizi, şehirli kadının masum aile yapımıza yönelik bir tehdit gibi algılandığı filmlere, bilhassa unutulmaz Cahide Sonku ya. Bu dönemde İstanbul henüz "esas kız" değil diyor Feride Çiçekoğlu. Şehrin Eşiği ni taşıyan ikinci bölümde değişmeye başlıyor bu iğreti denge. Hem İstanbul un esas kız olma macerası hem de memleketin modernleşme serüveninin üç askeri darbeye yayılan hikâyesi ele alınyor burada. Atıf Yılmaz ın Ah Güzel İstanbul una özel bir yer açılıyor. Artık şehrin eşiğinde duraksamaktadır seyirci de esas kız da. Bir yandan korku bir yandan hayranlık duyarak şehrin vaat ettikleri karşısında. Halit Refiğ in Gurbet Kuşları nda otoritenin simgesi olan baba, eşiktelik halini muhafaza etmeye çabalar. "Baba, ailenin kural koyucusu olarak şehre ancak kendisinin izin vereceği biçimde katılabileceklerini en baştan belirlemiş olur." Görünürde şehre varmıştır aile ama onların zamanı taşra zamanıdır ve böyle kalmasında israr ve inat eder baba. Ne var ki taşranın zamanını şehre getiren bu eşiktelik hali uzun süremez, değişmeye mahkûmdur. Bu aradalık hali geçicidir. Eşikte olma duygusu milletçe aşina olduğumuz bir haldir aslında. Ahmet Hamdi Tanpınar ın Beş Şehir de dediği gibi "Yüzyıldır eşiğinde başımızı kaşıyarak durduğumuz bir medeniyet"i benimseyişimizin hikâyesidir Batılılaşma serüvenimiz.

Grameri oluşmamış dil
Bu ikinci dönemin Türk filmlerinde şehir kirlidir, kadınsa kirletir. Her ikisi de erkek karakteri yoldan çıkartır. Ömer Lütfi Akad ın Yalnızlar Rıhtımı nda olanca netliğiyle karşımıza çıkar bu arketip. "Limanlarda kadınlar, hepsi birbirine benzer. Anam vardı bir zamanlar. Üsküdarda bir ev. Penceresinde sardunyalar. Madem ki birbirimize benziyoruz neden beni bekleyen sen olmayasın?" diyen erkek karaktere cevap verirken kendine-acımakla kalmaz bir de kendini iyi kadın-şuh kadın kategorilerine göre tanımlar esas kız. "Neye dokunsam kirletiyor gibiyim. Aradığın kadın ben olamam."
Edebiyatta da sinemada da flaneur ler hep erkektir. Şehrin gölgeli sokaklarını keşfetmek, insan hikâyelerine tanıklık etmek, ücra mekânlara gitmek, olmadık hayatlara konuk olmak, şehrin sakinlerine hikâye-boyu yoldaşlık etmek erkeklere özgü bir lükstür. Kadınlara kapalıdır flaneur un haritası. Kadınlar ancak fahişe iseler flaneur lüğü tadabilirler. Ancak şehri tanımanın bedeli evsiz-ailesiz kalmaktır. Erkek flaneur böyle bir kaybı yaşamazken, aklına dahi getirmezken, kadın devamlı bedel öder, olduğu değil olamadığı kadının diyetini verir.
Kitabın üçüncü bölümü Islak Rüyalar Şehri . 12 Eylül gölgesi vurmuş bir şehir vardır artık karşımızda. Bu aynı zamanda İstanbul un Türk sinemasında fahişe kimliğiyle özdeşleştirildiği dönemdir. Ömer Kavur un Ah Güzel İstanbul una ayrı bir önem verir Feride Çiçekoğlu. Müjde Ar ın oynadığı Cevahir bir anlamda bir dönüm noktasıdır Türk sinemasında. Kadını arzunun nesnesi değil öznesi olarak da göstermeye cüret edebilen bir film olarak. Yavuz Turgul un Fahriye Ablası ndan, Lalelide Bir Azize ye, Tabutta Rövaşata dan Zeki Demirkubuz un Masumiyet ine kadar yakın dönemin en hatırda kalan filmlerini şehir-kadın ilişkisi ekseninde yeniden tanımlar Feride Çiçekoğlu. Türk sinemasının erken döneminde açılan bir parantezin 2004 ler başında kapandığını anlatır. Artık şehrin yüzüne orospuluğunun aktarıldığı bir anlatım tarzıdır benimsenen. "Kahpe Bizans, kaltak şehir. Vesikalı Şehrimiz..."
Burada da bitebilirdi bu kitap. Bitse uygun olurdu son zamanlardaki haletiruhiyemize. Öyle ya, son tahlilde 1950 lerden beri Türk filmlerinde tekrar eden kalıplara yeniden dönüş yapılıyordu 2000 lerin filmlerinde. Kadın-erkek ilişkileri bakımından belki de bir adım ileri, iki adım geri.... Ama Feride Çiçekoğlu bir tükenişin tanıklığını yapmak yerine yeni bir söylemin müjdesini vermeyi yeğliyor sonunda. O yüzden 2004 yapımı Korkuyorum Anne yi bir sembol olarak alıyor ve bu sembolle bitirmeyi tercih ediyor incelemesini. 2000 lerle beraber Türk sinemasına ve topluma nüfuz eden bu yeni zaman-mekân ilişkisini ve yeni söylemi, "henüz grameri oluşmamış bir dil" diye tanımlıyor. "Kendi cinselliğimizi tanımaya, annemize onaylatmadan sevgili bulmaya, şehrimize ve kendimize varmaya" başlıyoruz. Henüz parça parça, kırık cümlelerle. Grameri oluşmamış bir dille yazıyor konuşuyor tartışıyoruz. Belki de bu yüzden bir türlü tam olarak senkronize olup milletçe birbirimizi anlayamıyoruz. Ama bu kaosun içinde bir ahenk, tekerrürün ortasında bir yeni kültürel açılım ve sinema-kadın-şehir üçgeninde sevilesi kadınlar, sevilesi bir İstanbul görüyor Feride Çiçekoğlu. Ve ikna ediyor okurunu bu hayali beraber kurmaya....

·  VESİKALI ŞEHİR
Feride Çiçekoğlu, Metis Yayınları, 2007, 181 sayfa, 11 YTL.

 

 

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=6355

 

 

İzlenme : 7201
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us