. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Popüler kahve mekânlarında ayrımcılık var mı?

 

2007’nin son demlerinde Batı’da çok okunan Undercover Economist kitabının yazarı ve Financial Times gazetesinin sürekli katılımcılarından Tim Harford imzalı ilginç bir yazı yayınlandı. Gündelik hayatın esrarengiz noktacıklarından birine dair.

Harford ve onun yaklaşımını benimseyenler zaten gerek siyaset biliminde gerek ekonomide, gerek sosyolojide en önemli, en çetrefil meselenin “gündelik hayat” olduğuna inanmaktalar. Koca koca teoriler, soyutlamalar, genellemeler ya da kıyaslamalar üzerinden konuşmak yerine, gündelik yaşamın içinde kanıksanmış ve dolayısıyla “görünmez” olan noktacıklara bakmaktan yanalar. Bu yaklaşımı sürdürerek çarpıcı ekonomik ve toplumsal analizler yapıyorlar. Ancak Harford’un bu seferki yazısı inandırıcılığına dair bir şüphe uyandırdı içimde. Bakalım siz ne diyeceksiniz?

Konu popüler kahve mekânları. Türkiye’de de pıtırak gibi çoğalan yeni kahve mekânları var. Harford ise, Amerika’da bizden on misli yaygın olan bu mekânlarda kadın müşterilerin erkek müşterilere nazaran daha yavaş hizmet gördüklerini iddia ediyor. Doğru olabilir mi? Aslında bu sav bir üniversite öğretim üyesi tarafından ortaya atıldı. Ekonomi profesörü Caitlin Myers, asistanlarıyla beraber “kamusal mekânlarda kadın müşteriler erkeklerle eşit muamele görüyor mu?” sorusuna cevap aramak için Boston bölgesinde aylar süren bir araştırma yaptı. Kendilerine pilot mekân olarak popüler kahve mekânlarını seçtiler. Buralara giderek garsonlara sipariş verdiler, kapuçinolarını beklediler, gözlemlerini not ettiler. Sonuç: Erkek müşterilerin siparişlerinin kadınlarınkinden ortalama 20 saniye daha evvel ve daha hızlı yerine getirildiği sonucunu çıkardılar. Kısacası, eğer kadınsanız garson sizin yanınıza daha geç geliyor, siparişinizi daha ağırdan alıyor, servisiniz daha yavaş oluyor. Erkek müşterinin bir otoritesi var ve onun istekleri çok daha çabuk yerine getiriliyor.

İddia böyle. Benim içime sinmeyen çerçeve de burada başlıyor. Gündelik hayatın anlamlandırılması ve analiz edilmesinin önemine yerden göğe kadar katılıyorum. Esas zor olan şeyin alışkanlıklarımızı ve gündelik yaşam içindeki o görünmez, “normal” addedip sorgulamadan kanıksadığımız noktacıklar üzerine düşünmek olduğuna da. Keza, yazılarımı bilenler bilir, kadın meselelerine duyarlı araştırmaları hep ilgiyle takip ettim, önemsedim. Bilhassa Türkiye’de buna benzer çalışmalara büyük ihtiyaç olduğu inancındayım. Kendimi ve kalemimi “kadın sorunlarına duyarlı” sayıyorum. Amaaaaa...

Ama işte burada duruyorum. Burada yollarımız ayrılıyor şu kahve araştırmasını yapan zihniyetle. Bu araştırmada (ve keza buna benzer araştırmalarda) içime sinmeyen bir “abartı” boyutu var. Ve ben o abartının konudan değil konuyu araştıranlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Gören göz buğulu ise her şey buğulu görülür. Araştırmayı yapan araştırmacının önyargıları ve beklentileri elde edilen sonuca sızar. Sosyal bilimlerde mutlak objektiflik diye bir şey yoktur. Burada kastettiğim bir ekonomi profesörünün yöntemini sorgulamak değil. Ama daha basit bir şey. Boston civarında yaşayanlar bilir. Burası feminist hareketin kalesidir. Hapşırsan, öksürsen cinsiyet ayrımcılığı yapıp yapmadığını sorgulayan tiplerle doludur. Acaba, mini minnacık bir acaba, bu araştırmayı yapan asistanlar o popüler kahve mekânlarına gidip oturduklarında, ne kadar objektif davrandılar? Bir garson on saniye geciktiğinde “hah, işte ben kadın olduğum için benimle geç ilgileniyor” ya da “yan masadaki erkek müşteriye öncelik veriyor” sonucunu çıkarmaya hazır beklemedikleri ne malum? Boston gibi gelişmiş bir öğrenci diyarından bahsediyoruz. O kafelerde 20 saniyelik cinsiyet ayrımcılığı aramak bana biraz zorlama, biraz “lüks” geliyor doğrusu. Araştırmacıların kendi beklentileri ve önyargıları, gördükleri ve yaşadıkları sonuca sızmış olamaz mı? Hayatta hep olduğu gibi...

Kadın-erkek eşitsizliği dünyanın her yerinde devam ediyor. Bunu irdeleyen araştırma ve sonuna kadar evet. Ama kadın araştırmacıların, üniversite desteğiyle ve aylar süren çalışmalarla buluttan nem kapmasına, Boston kafelerinde 20 saniyenin peşine düşmesine gerek var mı? Yapacak çok daha çarpıcı araştırmalar, konuşacak çok daha önemli konular varken...

 

06.01.2008

 

 

İzlenme : 2948
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us