. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Dünya coğrafyasından sınıfta kalmak

 

Bir süredir çeşitli edebiyat etkinlikleri için Amerika’dayım. New York rüzgarlı, buz gibi soğuk bir havaya teslim olmuşken Amerikan televizyonlarında bir yarışma programı. Yarışmacılar, lise coğrafya kitaplarından bir soruyla karşı karşıyalar. “Budapeşte hangi Avrupa ülkesinin başkentidir?” Cevap verme sırası American Idol programında ün kazanan genç bir kadında.

Sonra soruya soruyla cevap veriyor: “Ama ben Avrupa’nın başlı başına bir ülke olduğunu zannediyordum”. Sunucu ve seyirciler gülüyor. Yarışmacı da kendi lafına gülüyor. Bilgi konusundaki eksikliğini “eğlence” ile kapatmak istiyor yarışmacı. En çok o güldürüyor izleyicileri. Şaka mı yoksa hakikat mi söyledikleri? Gerçekten Avrupa’yı “başlı başına bir ülke” mi sanıyor yoksa “cahil sarışın” rolünü oynamak ona daha sempatik mi geliyor? Cevap hangisi olursa olsun, Susan Jacoby’nin piyasaya yeni çıkan kitabında belirttiği üzere, şurası kesin: Diğer ülkeler ve kültürler konusundaki bilgisizliği hep eleştirilen Amerikan toplumunda dünyaya karşı kayıtsızlık devam ediyor. Yazarın okurlarına yönelttiği soru şu: Nasıl oluyor da Amerika’da bilgi-karşıtlığı doludizgin artarak devam ediyor?

Düşünüyorum da, Richard Hofstadter’in 1963’te yazdığı “Amerikan Toplumunda Anti-Entellektüellik” adlı, çığır açan kitabının üzerinden yarım asır geçti. Bu yarım asırda başka ülkelere karşı cehalet ve kayıtsızlık azalacağına artmışa benziyor. Aynı minvalde çalışan Susan Jacoby’nin tespitleri son derece çarpıcı. Jacoby “Amerika’da Akıldışılık” teması üzerine yoğunlaşıyor. Irak savaşında bu kadar hata yapıldıktan, bunca insan hayatından olduktan sonra bile Irak’ın nerede olduğunu bilenlerin oranının üçte bir olduğunu söylüyor yazar. Hâlâ her üç Amerikalıdan sadece biri gösterebiliyor Irak’ın haritadaki yerini. Yazar bunu, “bilgi ve akılcılık karşıtlığı” olarak yorumluyor. “Bilmesem de olur, fazlasına ihtiyacım yok, bildiklerim bana yeter” tavrının bilgi eksikliğinin meşrulaştırılmasında temel rol oynadığını söylüyor. Diğer kültürleri merak etmemek, dünyanın başka yerlerinde yaşayanlara yakınlık duymamak, başka kültürlerle kendi kültürün arasında hiç bağlantı görmemek, kendini sadece “Amerikalı” görüp aynı zamanda “bir dünya vatandaşı” olarak hissetmemek, kısacası dünyanın geri kalanını “öte diyar” addetmek...

Jacoby buna ek olarak Amerika’da bilhassa yeni kuşaklar tarafından akılcılığın da sistematik olarak küçümsendiğini anlatıyor. “Zaten her görüş görecelidir, hakikatler ya da olgular yoktur, hakikat kişiden kişiye göre değişir” tavrı akılcılığa karşı takılan mesafeyi büyütüyor. Filmlerde, dizilerde, çizgi filmlerde kitap okuyan, araştıran insanlar hep az biraz “sorunlu tipler” olarak gösteriliyor. İşletme mezunu, borsa uzmanı ya da yüksek teknoloji uzmanı... gibi meslekler sürekli teşvik ve takdir edilirken, işi daha çok “bilgi edinmek” olan insanlar aynı saygıyı görmüyor. İronik ama internet bilgi artışına değil, bilgisizliğe ve cehalete hizmet ediyor. Artık kitap okumaya ya da kütüphaneye gidip ciddi ve samimi bir araştırma yapmaya da gerek duymuyor nice insan. Araştırmadan, anlamadan, incelemeden kapsül halinde kolaylaştırılmış yüzeysel bilgileri yutmak daha kolay geliyor. Artık dönem ödevi yazmak aşamasında da, master tezi yazma aşamasında da “cut and paste” internetten aşırma yöntemleri uygulanıyor.

Sonuç ortada. Sonuçta Budapeşte’nin nerede olduğunu bilmek şöyle dursun Avrupa’yı ülke zanneden ve bu bilgisizliğini utanarak bir an evvel gidermeye çalışmak yerine, neredeyse madalya gibi gururla taşıyan insanlar yetişiyor. Onlar alkışlanıyor. Dünyaya cahil kalan tavır yeni kuşaklara örnek oluyor ve böylece cehalet yayılarak büyüyor. Susan Jacoby’nin kitabı Amerika’da artan ancak şüphesiz ki sadece Amerika ile sınırlı olmayan, daha pek çok toplumda rastlanan “bilgi karşıtlığı ve kültürel sığlıklar” konusuyla ilgilenen herkese tavsiye edilecek nitelikte.

 

17.02.2008

 

 

İzlenme : 2938
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us