. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Vahim bir anne kız ilişkisi

 

Hatırlayacaksınız, Amerikalı siyah, kadın yazar Alice Walker 1980 ortalarında The Color Purple adlı eseriyle büyük bir çıkış yakalamıştı. Bu eser daha sonra Steven Spielberg tarafından filme uyarlandı, bir de Pulitzer ödülüne layık görüldü.

O günden bu yana Walker çağdaş Amerikan edebiyatının en tanınmış isimlerinden biri kabul edilir. Edebiyatçılığından çok aktivizmi, feminizmi, siyahlara eşit haklar sağlanması için yaptığı mücadele ve fikirleri ile tanınmıştır belki de.

Şimdi bir kız çocuğu düşünün. Tüm hayatı boyunca Alice Walker’ın kızı olduğu için insanlar yanına gelip onu tebrik etmiş, böyle muhteşem şöyle olağanüstü bir annesi olduğu için ne kadar şanslı olduğunu söylemiş. Gittiği hemen her mekânda annesinin ne kadar “eşitlikçi, özgürlükçü” bir insan, bilhassa siyah genç kızlar için başlı başına bir rol modeli olduğunu dinlemiş herkesten. Ve içten içe kimseye anlatamamış hakikati. Kendi hakikatini. Annesiyle arasının berbat olduğunu. Herkese eşit hak için oradan oraya koşturan annesinin eve pek uğramadığını, “başkalarının evlatlarını kurtarayım derken kendi evladını unuttuğunu.”

Bugünlerde Amerika’da edebiyat dünyası 38 yaşındaki Rebecca Walker’ın günlükleriyle çalkalanıyor. Herkesin çok sevdiği ve övdüğü bir yazarın bambaşka bir portresi sunulmuş bu kitapta. Rebecca Walker annesiyle babasının ayrılmasından sonra annesiyle yaşamaya başlıyor. Dönem 1970’ler. Alice Walker o zamanlar son derece sıkı bir feminist. Sade kadınlara değil, siyahlara da eşit sivil haklar için mücadele eden bir aktivist. Devamlı toplantılara gidiyor. Programlara katılıyor. Rebecca tek başına büyüyor. 13 yaşında uyuşturucu kullanmaya başlıyor, 14 yaşında hamile kalıyor. “Annem bazen yazı yazmak için uzak bir yazlık eve ya da otele çekilir, beni komşulara bırakır, bırakacak kimse yoksa yanımda biraz para koyup giderdi.” diyor Rebecca Walker. “Çocuk yaşta hamile kalmak aslında belki de anneme ulaşmak için bir yoldu. Bir yardım çığlığı gibi. Annem başkalarının kız çocukları için o kadar çok uğraşıp didiniyordu ki benim için de uğraşır sandım.” Ancak Alice Walker kızının başına gelenleri duyunca tanıdığı bir doktora telefon açmak yoluyla bu istenmeyen gebeliğe son verilmesi için ayarlamalar yapıyor, sonra da kızına gitmesi gereken doktor randevusuyla ilgili bilgileri verip hayatına devam ediyor. Rebecca umduğu sevgiyi, şefkati bulamadığı gibi annesine karşı hınçlanıyor, bileyleniyor bu hadiseden sonra.

Aradan geçen her sene anne-kızın arası biraz daha soğuyor. Rebecca Walker feminizmi eleştiren bir yaklaşım benimsiyor ki annesini en çok kızdıran hareketlerden biri de bu olsa gerek. Alice Walker kendisi için bu kadar çok şey ifade eden ve bunca kadının hayatında değişiklik yapan feminist ideolojinin öz kızı tarafından beğenilmeyip eleştirilmesine tahammül edemiyor. Aslında bir anlamda kızının kendisini beğenmemesine dayanamıyor. Küplere biniyor. Bir gün kızına bir mektup yollayıp onu evlatlıktan azat ettiğini, kendisini artık annelik görevi yapmakla yükümlü saymadığını beyan ediyor. Bu tarihten sonra görüşmez oluyorlar.

Bugün Rebecca Walker’ın 3 yaşında bir oğlu var. Annesi Alice Walker ile araları o kadar kötü ki bebek son derece zor şartlarda doğduğu ve uzun süre yoğun bakım ünitesinde kaldığı halde anne-kız o dönem dahi bir araya gelmemişler. Anneanne Alice Walker hastaneye gelip torununu ziyaret etmiş değil. Görmeyi de düşünmediğini açıklamış herkese. Ünlü yazarın kızıyla arasını açan en son hadise Obama-Clinton çekişmesi. Amerikan seçimlerinin rüzgârı zaten vahim olan bu ilişkiye son darbeyi indirmişe benziyor. Alice Walker ve onun kuşağındaki hemen hemen tüm feministler, malum, sıkı birer Clinton taraftarı. Kızı Rebecca ve onun çevresindekiler ise Obama hayranı. Bu da bardağı taşıran son damla olmuşa benziyor.

Alice Walker’ın hayatını okuduğunuzda dışarıdan son derece başarılı, bilgili ve cesur görünen bir kadın yazarın kendi özel hayatında nasıl ham, eksik ve tahammülsüz bir anne olduğuna hayret ediyor, insan denilen mahlukatın dış görünüşüyle içi arasındaki uçurumun derinliğine belki de bir kez daha tanıklık etmiş oluyorsunuz.

11.05.2008

 

İzlenme : 3913
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us