Amerika da yeni piyasaya çıkan ve çok konuşulan bir kitaptan bahsetmek istiyorum bu hafta. Mustafa Bayumi(Moustafa Bayoumi) nin araştırma kitabı: How Does It Feel to be a Problem?
Türkçeye şöyle çevirmek mümkün: Sorunlu Biri Olmak Nasıl Bir Şey? Ve bir de alt başlığı var: Amerika da Genç ve Arap Olmak.
Bu bir roman değil. Yaratıcı bir inceleme. Yazar kendisi de Arap ve genç. Aynı zamanda önde gelen üniversitelerden birinde İngiliz edebiyatı profesörü. Bayoumi kitabını yazmadan evvel genç Arap Amerikalılarla uzun uzun görüşmüş, onların hikâyelerini derlemiş. Ve kendisine New York un Brooklyn Mahallesi ni temel almış. Burayı seçmesinin birkaç sebebi var. New York ta en fazla Arap burada yoğunlaşıyor. Brooklyn genelde genç nüfuslu, dinamik bir yer, sürekli değişen, kendini yenileyen. Ve tabii bir de yazarın kendisinin senelerdir burada yaşaması seçiminde etkili olmuş. Yazar temel olarak 11 Eylül sonrası değişen Amerika da, değişen New York ta Arap ve genç olmak ne demek, yani sorunlu addedilmek nasıl bir şey sorusuna cevap arıyor. Topladığı hikâyelerin içinden yedi tanesini seçmiş. Böylece okura yedi profil sunuyor. Bazı gençlerin isimleri değiştirilerek verilmiş ama bunun dışındaki tüm bilgiler gerçek.
Kitabın başında Yasmin ile tanışıyor okur. Lise öğrencisi. Ailesi Mısır dan gelmiş. Okuduğu lisede başkan seçiliyor. Oldukça popüler. Ancak okul yönetimine bir mektup yazıp okuldaki bazı faaliyetlere başkan sıfatıyla katılmayacağını(sene sonu dansı, güzellik yarışması vs.), dinî inançlarından ötürü bazı uygulamalarda bundan evvelki başkanlardan farklı bir esneklik beklediğini yazınca yönetim tarafından başkanlığına son verilmiş. O da bir avukat kanalıyla haklarını aramakta bulmuş çareyi. Yasmin in hikâyesi birkaç açıdan ilginç. Buluğ çağını yeni tamamlamış bir genç kızın kimlik arayışı aynı zamanda. Müslüman, Arap, Amerikalı olarak kendini hem anne babasının kuşağından hem etrafındaki arkadaşlarından ayrıştırma ihtiyacının ve ayrıştıramadığı noktalarda yaşadığı hüsranların hikâyesi.
Bir başka hikâye Hıristiyan bir Arap gencinin hikâyesi. 11 Eylül olmadan evvel bir hevesle orduya yazılan, 11 Eylül den hemen sonra Irak a sevk edilen birliklerden birinin içinde kendini bulan, yaşanan dönüşümlere daha anlam veremeden kararlar almak durumunda kalan, New York taki mahallesine dönüşte hem Irak ta savaştığı için etrafındaki Araplar tarafından yadırganıp dışlanan, hem de Arap olduğu için Amerikalılar tarafından önyargılara maruz kalan, velhasıl tam anlamıyla arada sıkışmış kalmış bir insan, parçalanmışlık hikâyesi.
Bu kitap Türkçeye kazandırılsa bizde de keyifle, merakla okunacaktır sanırım. 11 Eylül sonrası önyargıların, genellemelerin, makro teorilerin ve komplo teorilerinin arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyada bireylerin hikâyeleri eriyip gidiyor. Oysa barışlardan ve savaşlardan, anlaşmalardan ve tarihî dönüm noktalarından tek tek bireylerin, sıradan kadın ve erkeklerin nasıl etkilendiklerini anlamadan söylenen her söz havada kalacaktır, her yorum bir soyutlamadan ibaret.
23 Eylül 2008