Türk parasının yeni görünümü epey bir tartışma kopardı geçen hafta. Tartışmadan olmuyor galiba. Her adımımızı tartışa tartışa atıyoruz. Banknotlarımızın yeni hali birkaç açıdan önemli.
İlk defa kültür hayatımızın değerli simaları böyle bir takdir buluyor. Bilim tarihçisi Aydın Sayılı, matematikçi Cahit Arf, bestekâr Buhurizâde Mustafa Itrî, Mimarlar Odası nın kurucusu Mimar Kemaleddin, asırlara yenilmeyen ruhuyla Yunus Emre ve kıymetli romancı, kendi alanında bir ilk olan Fatma Aliye Hanım. Bilhassa bu son isim kadın olması itibarıyla iki misli tartışıldı medyada. Kadın haklarının en önemli ve en erken savunucularından Fatma Aliye seneler seneler sonra bu vesileyle anıldı, araştırıldı. İsimler kadar yanlarına eklenen motifler de ilgi çekti. Yunus Emre için gül, güvercin ve türbe. (Derviş denince nedense hep bunlar geliyor akla.) Itrî için ud, nota. Fatma Aliye için kitap, hokka ve çiçek. Cahit Arf için Arf teoreminin formülü. Aydın Sayılı için atom ve gezegen motifleri.
Merkez Bankası nın açıklamasından kısa bir süre sonra basından, bilhassa edebiyat dünyasından epeyce arayan oldu. İlk soru: "Tartışmalara ne diyorsunuz?"
"Neyini tartışıyoruz ki?" diyorum şaşkın. "Gayet güzel bir adım. Bunda ters ya da olumsuz ne var?"
"Oo, haberiniz yok, çok insan eleştiriyor durumu, epeyce de yazar var eleştiren. Bir bilseniz," diyor telefondaki gazeteci.
"Anlamadım, yazarlar paramızın üzerinde bir yazarın resminin olmasını mı eleştiriyorlar?"
"Tabii ya, edebiyatçılardan bu işe sevinen çok az. Tek tük işte."
Böyle zamanlarda alıyor beni bir merak. Neyi göremiyorum acaba? Hangi komplo teorisini kavrayamıyor, hangi zararlı maddeyi tanıyamıyorum? İtiraf etmeliyim, fazla naif hissediyorum kendimi. Niye benim aklıma gelmiyor işin içinde komplo teorileri, art niyetler, entrikalar, tuzaklar, çukurlar aramak?
Ben saf saf yeni paraların tanıtımına baktığımda kültür, edebiyat, sanat ve bilim hayatımızın zenginliğini ve bu derya içindeki kıymetli suretleri tanıma yolunda gayet olumlu bir adım atılmış diye düşünüyorum. Paramızın üzerinde Itrî nin, Cahit Arf ın resminin olması, olabilmesi ne güzel. Çocuklarımıza sadece devlet adamlarını değil, müzisyenlerimizi, yazarlarımızı, bilim adamlarımızı (ve bilim kadınlarımızı), matematikçilerimizi, mimarlarımızı da örnek almalarını söylemekte ne beis olabilir? Bu insanlar zaten önemli eserler bırakmışlar geride. Bizim bugün onları paralarımızın üzerinde taşıyıp taşımamamız onlara bir şey katmayacak. Bize katacak esas. Kendi değerlerine daha iyi sahip çıkan bir toplum olma yolunda.
Elbette başkalarının da resimleri olsun. Elbette Fatma Aliye kadar Halide Edip Adıvar ı da görmek isteriz. Ama bu bir adım. Bir başlangıç. Her adımı "İyi de filanca falanca niye yok?" diye eleştirmeye kalkarsak sonu gelmeyecek bir eleştiri zinciri kurmuş oluruz. Olumlu şeyleri, yaratıcı ve farklı adımları yüksek sesle takdir etmekte niye zorlanıyoruz bu kadar?
14 Ekim 2008