Hatırlarsınız, bundan kısa bir süre önce Amazon’da kayıp bir vahşi kabilenin fotoğrafları yayınlanmıştı yazılı ve görsel basında. Dünya basınından gelen fotoğraflar bizde de hayli ilgi görmüştü.
İddiaya göre Brezilya-Peru sınırında yaşayan ve ağırlıklı olarak savaşçılardan oluşan bir kabileydi bu. Dünyanın geri kalanında neler olup bittiğini bilmeyen, 11 Eylül sonrası dünya düzenine kafa yormayan, Çin’deki depremden ya da Afrika’daki açlıktan bihaber, masum ve ‘ilkel’ bir insan topluluğu keşfedilmişti. Teknolojiyle tanışmamış, medeniyet tarafından bozulmamış bu kabile işte en ilkel ve saf halleriyle yaşamaktaydılar. İddialar çarpıcı fotoğraflarla da desteklenince tüm dünya ilgi gösterdi bu habere.
Bu fotoğraflar üzerine uzmanlar oturup yorumlar yaptılar. Keza aralarında en büyüklerin de olduğu haber ajansları programlar hazırladılar. Gerek internette gerekse yazılı ve görsel basında kaybolan kültürler ve kapitalizm tarafından hoyratça ezilen kabileler üzerine tespitler yapıldı. Peki ya sonra: Bilmem hadisenin devamını takip ediyor musunuz? Bu hafta ortasında, fotoğrafı dünya basınına dağıtan ajans ile fotoğrafçı bir açıklama yapıp, ‘aslında tam olarak hakikati yansıtmadıklarını’ dile getirdiler.
Birazcık çarpıtmışlardı hakikati. Ama tamamen iyi niyetle. Fotoğrafçı Jose Carlos Meirelles, fotoğraflarında bir sahtekarlık olmadığını, hepsini bizzat kendisinin çektiğini belirttikten sonra, ortada bir kabile olduğunu ancak tam olarak ‘kayıp’ sayılamayacağını itiraf etti. Tam tersine bu kabile 1910 senesinden beri bilinmekteydi. Çeşitli zamanlarda çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmişti üstelik. Gerek ajans gerekse fotoğrafçı bir pembe yalan söylediklerini, bunu yapmaktaki maksatlarının yerli kabileleri bekleyen tehlikelere dikkat çekmek olduğunu söylediler. İlginçtir, (kendisi de kabileyi ‘orijinal’ zannedip yayınlayan) yahoo haber sayfalarının iddiasına göre, kabilenin resimlerini yayınlamak konusunda birbirleriyle yarışan haber ajansları ya da yayın organları haberin kısmen de olsa yalanlandığını vermek hususunda ağır davranıyorlar.
Eğer öyleyse belki de mesele haberin yalanlanıp yalanlanmaması değil. Mesele hayallerimizin zedelenmemesi. Kim bilir belki de çoğumuz alttan alta, hani orada bir yerlerde, adeta bir başka zaman diliminde, kendi yağıyla kavrulup giden kayıp bir kabilenin olduğuna inanmak istiyoruz. Gidip de göreceğimizden değil, aklımıza takacağımızdan değil elbette, ama ismi de cismi de güzel geliyor kulağımıza, varlığı hoş bir masal adeta. Filmlere, romanlara, çizgi romanlara bir bakın. Edebiyattan siyaset felsefesine kadar uzanan bir merak ütopyalar. Yüzyıllardır devam eden bir eğilim. İnsanlığın içinde dinmeyen bir özlem bu ‘öte diyar hasreti’. Gitmesek de, görmesek de var olduğunu bilmek istiyoruz o başka hayatın ya da hayatların. Orada bir yerlerde, el değmemiş, katiyyen keşfedilmemiş ve dolayısıyla kirlenmemiş bir başka hayat, bir başka sosyallik biçimi mümkün olsun istiyoruz. ‘O ilkeller’ ile ‘biz uygarlar’ı kıyaslamak ve bu kıyaslama üzerinden kendi doğrularımıza biraz daha inanmak için. Amazon ormanlarında kayıp bir kabilenin yaşadığına inanmak çocukluk masallarımızdaki perili-saraylı-kaleli dünyalara inanmak gibi. Birkaç resim ve kelime yetiyor hayal gücümüzü ateşlemeye. Sizi bilmem ama ben kızamıyorum bu fotoğrafla dünya basınını az biraz kandıran fotoğrafçıya!
29.06.2008