Bu hafta Filistin muazzam bir devlet töreniyle uğurladı çağdaş şiirinin en ünlü ismini. 67 yaşında, açık kalp ameliyatı sonrasında hayata gözlerini yuman Mahmud Derviş, devlet adamlarına has bir törenle veda etti bu âleme. Geride fikirleri, kelimeleri, incinmişlikleri, duyguları kaldı. Soyut ve kırılgan, bir o kadar evrensel ve kudretli…
1941 doğumlu Mahmud Derviş. Eğitimli, seçkin ya da varlıklı bir aileden gelmiyor. Annesinin okuma yazması yok, o da okumayı ve yazmayı büyükbabasından öğreniyor. İsrail devletinin kurulmasından sonra aile evlerini, topraklarını bırakıp kaçmak durumunda kalıyor. Bir sene sonra dönüyorlar ama eski yerlerine yerleşemiyorlar. O tarihten itibaren adeta ‘bir sürgün ruh hali’ yakasını bırakmıyor Mahmud Derviş’in, hep yanında taşıyor bu duyguyu, gölge gibi adım adım. 1970’lerde eğitim amacıyla Sovyetler Birliği’ne gidiyor. Bu yıllar komünizme gönül verdiği dönem. Bir müddet sonra İsrail vatandaşlığından atılıyor. 1973’te Filistin Kurtuluş Örgütü’ne katılıyor, İsrail’e girmesi tamamen yasaklanıyor.
Siyasi fikirlerinden kolay kolay ödün vermiyor Mahmud Derviş. Defalarca hapse girip çıkmasına rağmen, her zaman sorgulayan bir dil kullanıyor ve her zaman politik. Şiirleri ödüller alıyor, uluslararası ün yapıyor, 20’den fazla dile çevriliyor. Kendisine Yahudilerden nefret edip etmediğini soran gazetecilere, İsrail devletini eleştirdiğini, devlet ile halkın aynı şey olmadığını, Yahudilere kin beslemediğini anlatıyor. İlk aşkının, ilk öğretmeninin, en sevdiği komşularının ve seneler sonra kendisini ilk hapse gönderen hakimin Yahudi olduğunu ekliyor cevabına. ‘Onları hep tek tek bireyler olarak algıladım her zaman, kolektif bir kütle olarak değil.’ diyor. Keza en çok kıskandığı, rekabet ettiği ve saygı duyduğu şair gene bir İsrailli, Yehuda Amichai. “O da ben de aynı toprakların, aynı tarihin şiirini yazıyoruz ama bambaşka açılardan.” diye anlatıyor bu bağı. Arap ve Yahudi yazarların yakınlaşmasında da rol oynadı Derviş. 2000’lerin başında İsrail Eğitim Bakanı, Mahmud Derviş’in şiirlerinin okullarda okutulması, müfredata eklenmesi gerektiğini söyleyince kızılca kıyamet kopmuştu gerçi.
Şiddeti tasvip etmedi Derviş. İntihar bombacılarını onaylamak söz konusu olamaz, diyordu. Ancak bu genç insanları böyle bir şey yapmaya iten sebepleri iyi anlamamız lazım, nasıl bir karanlık içindeler ki bu sona yönlendiriliyorlar, işte bunu çözmeliyiz. İntihar saldırıları siyasi ya da ideolojik değil, yeisten bezginlikten ve umutsuzluktan beslenen eylemler. İdelojik değil bedbahtlıktan.
Mahmud Derviş’in beni en çok etkileyen sözünü sona sakladım. “Şiir her şeyi değiştirir zannederdim. Tarihi değiştirir, insanları değiştirir, ilişkileri yumuşatır diye düşünürdüm. Yaşlandıkça anladım ki bu bir yanılsama ama gerekli bir yanılsama. Şairleri kamçılamak, onları daha üretken kılmak için faydalı hatta gerekli. Ama işin aslı artık biliyorum ki şiir bir tek şeyi değiştirir: Kendisini kaleme alan şairi.” İniş çıkışlı, çalkantılı hayatı boyunca şiir yazdı Mahmud Derviş ve yazdıkça değişti, ürettikçe gelişti. Geriye derin bir kültürel miras bıraktı.
17.08.2008