. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Yazar olmak isteyen çocuklar

 

Hemen hepimizin çocukken zihninde ve gönlünde yaşattığı ama sonra sessiz sedasız terk ettiği hayalleri var. Hani imkânsız şeyler isterdik küçükken, bize gayet sıradan ve olası gelen. Astronot olmak isterdik mesela. Bir uzay gemisinin penceresinden el sallaya sallaya uzaya gitmek...

Ya da dansçı veya şarkıcı olmak isterdik. Milyonlara konserler vermek. Önyargılarımız yoktu o zamanlar. Ne de hudutlarımız. Bilmiyorduk kuralları, engelleri, sınırları. Hayal kurmakta öylesine özgürdük. Her şeyi yapabiliriz zannediyorduk. Sonsuzlukta ve çeşitlilikte kısıtlama yoktu. Kurduğumuz hayallerin "imkânsız" olduğunu zamanla öğrendik. Ve he başkalarından öğrendik. Sosyalleştikçe kırıldı cesaretimiz, solmaya başladı düşlerimiz. Farklı olmayı değil başkaları gibi olmayı tercih ettik. Öylesi daha emin geldi. Daha sorunsuz. İnsan büyüdükçe hayal gücü daralıyor. Hayal alemi bakımından küçülüyoruz aslında yaşımız ilerledikçe.

Gün geldi düşleyemez olduk, böyle fuzuli işlere vakit bile yoktu artık. Hep bir telaş, koşturmaca, yapılacak işler, edinilecek unvanlar, çıkılacak basamaklar, dünyevi bir heva ve heves. O döngünün içinde fark etmedik, edemezdik. Yokluğunu bile hissetmez olduk vaktiyle içimizde demlenen o çocuksu ve hercai hayal aleminin. Astronot olmak isteyen yanımızı çarçabuk gerilere atıverdik. Hoş bir seda olarak bile kalamadı hafızamızın mabedinde.

Çocukluğunda ve gençliğinde, uzun seneler boyunca yazar ya da şair olmak isteyen ama bu sevdaya devam etmeyen çok sayıda insan tanıyorum. Ben nasıl oldu da kendi serüvenime devam edebildim ve yazıyı bırakmadım, ya da yazı nasıl oldu da beni bırakmadı, doğrusu bazen ben de bilmiyorum. Nedir gencecik insanları yazıya, hikâyelere, hayallere, yaratıcılığa, velhasıl edebiyatın ve sanatın evrenine çeken mıknatıs? Ve sahi nedir zaman geçtikçe onları bu tutkudan uzaklaştıran, gündelik bir rutine bağlayan, normalleştiren, aynılaştıran çark? Ben en çok gerçekleştirilemeyen çocukluk hayallerine üzülüyorum. Dalında henüz körpeyken kuruyan hayaller acıtıyor canımı. Buruk bir tebessümle bakıyorum. Keşke bir yolu olsa da gençlikteki cesaretimizi, girişkenliğimizi, hayalperestliğimizi kaybetmesek. Keşke sırf büyüdük diye böyle renklerimizi ve ışıltımızı yitirmesek.

Bir televizyon kanalının 23 Nisan özel programında yazarlar ile yazar olmak isteyen çocuklar bir araya gelme fırsatı buldu bu hafta. Bize ayrılan bölümde sevgili Tuna Kiremitçi ile beraberdik. İkimizin ortasında Kahramanmaraş´tan gelen 13 yaşındaki küçük Mihrünnisa oturuyordu. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu kendi kitabı. Kısa hikâyeler toplamından oluşan cıvıl cıvıl bir eser. İsmi Üç Çift Yürek.

Onunla stüdyoda konuşurken kafamıza takılan bir hususu sormadan edemedik. Gençlerin ağırlıklı olarak internete ya da popüler kültür araçlarına yöneldikleri bu çağda, kitap okumanın yeterince teşvik edilmediği bir toplumda, Kahramanmaraş´ta yaşayan bir kız çocuğunun yazar olma sevdası nasıl gelişti, nasıl ilerledi acaba? Cevabını kısmen veriyor Mihrünnisa. "Evimizde çok kitap var" diyor. "Nerdeyse kütüphane kadar. Ve ben hep okurum. Severim kitapları." Basit gibi görünse de işin püf noktası burada. Belli ki kitaba kıymet verilen bir ortamda büyümüş.

Kendisini en çok teşvik edenleri sorduğumuzda ise tereddüt etmeden "babam ve annem" diyor. Belli ki duyarlı bir ailesi var. Birçok anne baba, çocuğunu şiir ya da hikâye yazarken görse hemen azarlar. Ders çalışmasını tembihler, "boş meşgalelerle vakit kaybetmek yerine." Hele hayalperest tabiatlı çocuklar adeta "sorunlu" kabul edilir, hizaya getirilir. Mihrünnisa gibi yaratıcı ve zeki çocukları görünce insan gülümsemeden, umutlanmadan edemiyor.

23 Nisan geldi geçti ya. Çocuklarımızın içindeki ilham perisinin kanatlarını sinek kanadı gibi koparıp, sonra da bir kibrit kutusuna hapsetmekten vazgeçeriz umarım.

 

26 Nisan 2009

 

İzlenme : 5597
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us